1900’lü yılların başında ortaya çıkmış olan yapay tatlandırıcılar günümüzde hem kilosuna özen gösteren bireyler hem de diyabet hastalığı olan bireyler tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. Tatlandırıcılar şeker yerine kullanılabilir, sağlık açısından bir sakıncası bulunmadığı yapılan birçok araştırma tarafından kanıtlanmıştır. Düşük kalorili ve/veya kalori içermeyen çeşitleri vardır. Kendi içinde iki gruba ayrılırlar; Sukroz, glikoz, fruktoz, mısır şurubu, maltoz, maltodekstrin, dekstroz, şeker alkolleri gibi Besin değeri olan-Enerji içeren tatlandırıcılar ve sakarin, aspartam, asesulfam-K, siklamat, alitam, sukraloz gibi Besin değeri olmayan-Enerji içermeyen tatlandırıcılar. Gelişen teknoloji ile birlikte günümüzde, gebe ve emzikli bayanların, çocukların dahi rahatlıkla tüketebileceği doğal tatlandırıcılar üretilmektedir. Tüketicilerin aklında zaman zaman soru işaretleri yaratmasına rağmen, sağlık açısından değerlendirildiğinde enerji vermeyen tatlandırıcılarla hazırlanmış yiyecek ve içeceklerin tüketilmesinin herhangi bir sakıncası olmadığı yapılan araştırmalarla da desteklenmektedir ancak kullanım bireysel tercihe bağlı olarak değişmektedir. Tatlandırıcılar ile lezzeti yüksek enerji değeri düşük; kek, pasta, kurabiye, meyve tatlıları ya da sütlü tatlılar yapılabilmektedir. Ayrıca son dönemde tatlandırıcıların karıştırılarak kullanılmasının da güvenilirliği...

Bayramlar, tüm aile bireylerini bir araya getiren, sevgi ve mutluluğun göstergesi olarak simgelenen geniş sofraların kurulduğu günlerdir… Hepimizin sofralarına sağlık, huzur, bolluk, bereketle gelir umarım, ailenizle birlikte nice güzel bayramlar dilerim. ‘Bayramda diyet olmaz, zaten senede 1 kere! ‘ diye düşünüyor olabilirsiniz. Haklısınız ben de bayramda diyet yapın demeyeceğim. Her zamanki gibi sadece dengelemenizi isteyeceğim…. Bayramda Dikkat Etmeniz Gereken 6 Madde ! 1. Et Tüketimine Dikkat Kurban bayramı denince akla ilk gelen besin et hatta kurban et oluyor, haliyle tüketimi de artıyor. Kırmızı et; iyi kalite hayvansal proteinin, demir, çinko, fosfor, magnezyum mineralleri ve B grubu vitaminleri içeriğiyle sağlık için faydalı olsa da, özellikle yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içerikleri yüksektir. Görünür yağları olabildiğinde temizleseniz bile kırmızı etin ortalama yağ içeriği %20’dir. Bu sebeple tüketilen miktar çok önem taşır. Ayrıca etleri bekleterek tüketmek de çok önemli. Bayram günü kesilen hayvan eti, genellikle bekletilmeksizin birkaç saat içinde pişirilerek tüketilir. Ancak...
Yediklerinizi yazarak beslenmeyi öğrenebilir ve zayıflayabilirsiniz. İyi yaşam günlüğü beslenme ve diyete dair temel ve günlük bilgilerin çok pratik olarak özetlendiği ve okuyuculara gün gün yol gösteren bir diyet günlüğü. Bu diyet günlüğü her bireyin günlük yediği besinleri yazarak kendi beslenmesini takip etmesini sağlıyor , iyi yaşam ve dengeli beslenme ile ilgili 13 farklı konu anlatıyor ve her sayfasında ufak ipuçları ve yönlendirici mesajlar içeriyor. Çok zayıf olmak çok sağlıklı olmak anlamına gelmiyor. Önemli olan dengeli beslenmek ve aktif olmak. Kilo verme programı sonrası bireylerin büyük kısmının tekrar kilo aldığı biliniyor. Önemli olan kalıcı davranış değişikliği yaratmak. Bunun için de önce mevcut durumu ölçmek, sorunları tespit etmek ve farkına varmak daha sonra strateji belirleyip küçük ve yavaş adımlarla ilerlemek gerekiyor.Araştırmalara göre şu üç 3 stratejiyi uygulayanlar geniş ölçüde başarılı oluyor ve tekrar kilo almıyorlar; Düşlük yağlı yüksek lifli beslenenler Kendini sürekli izleyen ve kilosunu kontrol edenler, Düzenli fiziksel aktivite yapanlar....

Sonbahardan kış aylarına geçme döneminde bağışıklılık sistemimizi güçlendirmek için meyve ve sebze tüketiminin artırılması önemli noktalardan biridir. Kış meyvelerinden; elma, armut, nar, portakal, kivi ve mandalina hakkında daha fazla bilgilenmek için mutlaka okuyun. Elma Elma, içeriğindeki E ve C gibi antioksidan vitaminler ile bağışıklılık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücut direncini artırır. Lif ve flavanoidler ise sağlığın devamlılığı konusunda elmayı besin öğeleri yıldızı yapar. Elmada bulunan çözünen ve çözünmeyen lifler toksik maddelerin dışkı ile atılmasını sağlayarak kansere karşı koruyucu aktivite gösterir. Çözünmeyen lif, LDL kolesterolü tutarak vücuttan dışarı yolarken, çözünen lif olan pektin ise karaciğerde üretilen LDL kolesterol miktarını azaltır Yapılan çalışmalar göre günde 2 adet orta büyüklükte elma yemek kolesterol seviyesini yaklaşık % 16 oranında düşürmektedir. Elma ayrıca antioksidan için de mükemmel bir kaynaktır. Elmanın içeriğindeki quercetin, kateşin, phloridzin ve chlorogenic asid güçlü antioksidanlardır. 100 gram elmanın antioksidan aktivitesi 1500 mg C vitamininin antioksidan etkisine eşittir. Hemen hemen tüm antioksidan...
Havaların gittikçe soğumaya başladığı ve son baharın kendini iyiden iyiye göstermeye başladığı şu günlerde hastalıklardan kendimizi koruyabilmek için bağışıklık sistemimizi biraz daha güçlendirmek gerekmektedir. Ancak Ramazan ve Bayramın ardından bu aylar kilo almış bireyler için aynı zamanda diyet dönemi de olabilir. Bununla birlikte havaların daha erken kararması, güneşin yerini yağmurların alması ve soğukların gitgide artıp, işlerin yoğunlaşması dolayısıyla gelişen halsizlik, isteksizlik, mutsuzluk sonucu aşırı yeme atakları da gelişebilir. Bu dönemde hastalıklardan korunmak ve kilonuzu kontrol altına alabilmek için dikkat etmeniz gerekenlere bir göz atalım; Günlük diyetinizde yapacağınız küçük ve olumlu değişikliklerin sağlığınıza yapacağı önemli farklılıkları unutmayınız. Özellikle besin çeşitliliği bu dönemde önem taşımaktadır. Örneğin yemek yediğiniz tabağı göz kararı 4 eşit parçaya ayırın ve değişik besin gruplarını ve antioksidan kapasitesi yüksek değişik renkte besinleri aynı tabakta tüketip besinlerin etkileşiminden faydalanın. Sağlıklı kalabilmek için gün içerisinde 50 kadar besin öğesini tüketmek gerekmektedir. Bunun için Karbonhidrat, yağ, protein, mineral ve vitaminlerin dengeli...

Okullar yakında açılıyor ve heyecan yeniden başlıyor. Bu dönemde anne babaların en büyük problemi kahvaltı etmeyi reddeden çocuk. Sabah kahvaltısının, çocukların gelişiminde ÇOK ÖNEMLİ rolü var çünkü akşam yemeği ile kahvaltı arasında yaklaşık 8-12 saatlik bir aralık bulunmaktadır. Açlık sonrası vücudun gereksinimi olan enerjiyi sağlayan ilk öğün ise sabah kahvaltısıdır. Araştırmalara göre güne farklı gruplardan besinler içeren kahvaltıyla başlayan çocukların okul başarısı artmaktadır. Kahvaltı, öğrenmeyi olumlu yönde etkiler, çocuklar daha başarılı olurlar, problemleri daha kolay çözer, derse daha iyi konsantre olurlar, daha geç yorgunluk hissi oluşur ve kas işlevleri daha iyidir. Aynı zamanda kahvaltı eden çocuklarda şişmanlık görülme oranı daha azdır. Kahvaltı yapılmadığı durumlarda derse devam azalabilir. Kahvaltı yapmamanın sonucu oluşan karın ağrıları veya şiddetli açlık ağrıları ise şikayetlerin başında gelmektedir. Üniversite döneminde çocuklar üzerine yaptığımız çalışmalarda gözüme çarpan en önemli nokta; çocukların henüz daha sıralarla tanışmaya başladıkları dönemden itibaren kahvaltı öğününü atladıkları ve diğer öğünlerde de dengesiz beslendikleri idi. Bu nedenle...

Hayatta kalmamız için hava su ve yiyecek vazgeçilmez. Doğanın bize sunduğu binlerce çeşit yiyeceğin öyle apayrı güzellikleri ve faydaları var ki yazmakla bitmez. Binlerce çeşit içinden ben size 25 tanesini seçtim ve özellikle içinde bulunan önemli maddeler ile bedenimize olan faydalarını özetledim. ELMA Pektin, Bioflanovoid, Kolesterol düzeyini düşürüyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. C vitamini AVOKADO Doymamış yağ asidi Kalp ve kan dolaşımı için değerli ayrıca kansere karşı koruyucu MUZ Potasyum, B6 vitamini, Serotonin, Magnezyum Stresi azaltarak Rahatlatıyor ve uyumaya yardımcı oluyor. BROKOLİ Magnezyum, A ve C vitamini, Potasyum Kansere karşı koruyor, kasları güçlendiriyor. MANTAR Sodyum, Potasyum, Kalsiyum, Magnezyum Kasları güçlendiriyor, saç ve tırnakları besliyor. BEZELYE Bitkisel protein, Magnezyum Kolesterol düzeyini düşürüyor, bağırsak kanser riskini azaltıyor. ÇİLEK C vitamini, Kalsiyum, Potasyum, Bağışıklık sistemini güçlendiriyor iyi bir C vitamini kaynağı GREYFURT Folikasit, C vitamini Kan basıncını azaltır, selülit için etkilidir hamilelikte önemlidir KUŞBURNU Likopen, C ve E vitamini, Demir Soğuk algınlığı ve...
Mango Kesildiği andan itibaren etrafa yayılan hoş kokusu ile her zaman ilgi çekmiştir. Özellikle Orta ve Güney Amerika, Asya ve Afrika ülkelerinde üretilmektedir. Beta karotenin ve C vitaminin mükemmel bir kaynağıdır. Ayrıca E vitaminin de iyi kaynaklarındandır. Düşük kaloriye ve yüksek lif oranına sahip ideal bir diyet meyvesidir. Mango dünyanın birçok yerinde rahatlatıcı bir yiyecek olarak görülmektedir. Papaya da bulunan enzimlere benzer enzimler içermektedir. Bu enzimler proteinlerin sindirilmesine yardımcı olur. Böylece mangoda etlerin yumuşatılması sırasında kullanılabilmektedir. Vücudun vitamin A’ya dönüştürdüğü beta karoten oranı mangoda oldukça yüksektir. Ayrıca bir antioksidan olan C vitaminin de iyi bir kaynağı olan mangonun bir orta boyu (150 gr) yaklaşık 97 kaloridir ve 41 mg C vitamini içermektedir. 3 gr lif ve 1,68 mg E vitamini içermektedir ve B6 vitamini oranı da oldukça iyidir. Mangoda ki pektin oranı yüksektir ve kandaki kolesterolü dengelemeye yardımcı olan çözünebilir posa içerir. Bununla birlikte mangonun şeker içeriği de biraz yüksektir....
Parkinson hastalığı beyinde hareketlerden sorumlu olan hücrelerin bir bölümünün hasara uğraması ve/veya eksilmesi, sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Üst beyin sapında yer alan substansiya nigra hücrelerinin azalmasından ileri gelir. Bu hücreler “dopamin” adı verilen kimyasal bir madde salgılar. Dopamin, bilgileri bir sinir hücresinden diğerine gönderir. Bu hücreler hasara uğrarsa dopamin salgılayıp depolayamazlar ve sonuç olarak dopamin eksikliği oluşur. Bu eksiklik % 80 gibi ciddi boyutta olduğunda, hareket ve denge işlevleri etkilenerek Parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkar. Bu hastalık, genelde 55 yaş civarında görülmektedir, fakat nadir de olsa erken yaşlarda da görülebilmektedir. Ancak 20 ile 40 yaşları arasında görülme sıklığı, parkinsonlu hastalarının tümüne bakıldığında sadece % 5 ila 10 oranında olarak bildiriliyor. Erkekler de kadınlara oranla daha sık görülüyor. Sık görülen belirtileri; ellerde titreme, hareketlerde yavaşlama ve uyuşukluk, donuk bir yüz ifadesi, monoton konuşma, ağızdan salya sızması, yutkunma güçlüğü, halsizlik, yorgunluktur. Hastalık yavaş ilerler ve kişinin yaşam kalitesini düşürür. Titreme Parkinsonlu...
Kötü ağız kokusunun tıptaki adı halitosisdir. Bazen bu konuda başınız derde girmiş olabilir. Ağız kokusu genelde kişinin çevresindekileri, bazen de kendisini rahatsız eden bir durumdur. Kişinin yedikleri ve içtikleriyle çok yakından ilişkilidir. Bazı hastalıklar nedeniyle oluşan ağız kokularının haricinde yeme alışkanlıkları ve yeterli ağız hijyeni sağlanamaması dolayısıyla da meydana gelebilmektedir. Sindirim sistemindeki problemler ve kabızlık da ağız kokusuna neden olabilmektedir. Kötü ağız kokusunun en önemli 3 nedenini şöyle sıralayabiliriz. Yiyecekler ve içecekler; özellikle sarımsak, soğan, peynir, aşırı yumurta, deniz ürünleri ve portakal suyu tüketimi Ağız hijyenin yeteri kadar sağlanmaması, dişlerin yeterli fırçalanmaması ve diş ipi kullanılmaması, diş çürükleri veya apseler, dişler arasında kalmış olan besin artıkları, tartar, diş eti iltihapları Sigara ve alkol kullanımı Ağızda yeterli hijyen sağlanamadığı durumlarda kötü ağız kokusu ortaya çıkar. Özellikle ağzınızda yiyecek kalıntıları kaldıysa, bu yiyecekler çürür, nefesiniz kokmaya başlar ayrıca kalan bu parçalar bakterileri oluşmasına ortam sağlar ve kokuyu arttırır. Dişlerin arasında sıkışmış partikülleri...