Yazımın başlığı size tanıdık gelmiş olabilir çünkü bu başlığı daha önce 2009 ve 2012 yılında ve geçtiğimiz aylarda Milliyet Cadde köşemde yeniden kullandım. Bir kez de siz blog okuyucularım için kullanmakta da sakınca görmüyorum çünkü hala kafalar karışık. Sanki yepyeni bir söylem gibi ortaya çıkan yağ dosyası tüm bilgilerimizi değiştirdi mi? Kim haklı? Şimdi ne yapacağız? Bu konuda daha önce neler demişim, şimdi ne değişti bakalım
Şişmanlık vücuttaki yağ miktarının normalin üzerine çıkmasıdır. Şişmanlık tedavisindeki amaç da yağ miktarını azaltmaktır. Ancak yağ yemeden tüm yağlarınızı yakabileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Hemen bu fikirden uzaklaşın. Yağ yakabilmek için yağa ihtiyacınız var. Yağ yakımında mucizevi etki arıyorsanız bunun için efsanevi formüllerin peşindeyseniz hemen bırakın.
“Beslenmenizden yağı tamamen çıkarmak doğru olmaz. Çünkü yağların vücudumuzda çok önemli görevleri vardır. Yağı çok sınırlandırılmış diyet uygulamak cilt, saç ve hormon problemlerinin yanı sıra vitamin yetersizliklerine sebep olabilir öğrenme ve hafıza gücü içinde yağ asitleri önemli görevler alır.”
Yağsız bir diyet uygulamayın desem de danışanlarım, sosyal medya hesabından bana ulaşanlar ve dostlarımın kafası çok karışık hatta panik halinde ne yapalım Dilara Hocam diye soruyorlar. Son bilgilerimiz ışığında tavsiyelerimi bir kez daha özetlemek istiyorum.
Günlük diyette sağlıklı yağların olması gerektiği yeni bir bilgi değil. Doğal yağlar ve yağlı tohumlar ile günlük kalorinin % 30 ‘unun yağdan gelmesi gerektiğini hep söylüyoruz. Bizim ülkemizde yağ tüketimi hiçbir zaman Amerika gibi günlük diyetin %40-45’i olmadı. Bu yüzden her ülkenin beslenme politikası kendine özel ilan ediliyor. Ancak karbonhidrat ile ilgili kafa karışıklığı ve hazır gıdaların ülkemize çok hızlı giriş yapmış olması geleneksel ürünlerimizi bozdu. Çünkü işlenmiş üründeki yağları özellikle de trans yağ formunu tüm araştırmalar sağlığa zararlı olarak ilan ediyor, trans yağdan uzak durulmalı.
- Ben 20 yıldan fazla zamandır beslenme bilimi profesyoneliyim sürekli “ hiçbir besin tek başına suçlu değil hiçbir besin tek başına mucize yaratmaz” derim. Aksi takdirde 10 yıl sonra çocuklarımız için acaba yanlış bir plan içinde miyiz endişesinden kurtulamazsınız.
- Diyabet’teki artışı yağı düşük beslenme önerileri ile doğrudan ilişkilendirmek doğru olmaz şeker tüketimindeki artış ve hareketsizlik de çok önemli etkenler, mümkün olduğunca doğal ve geleneksel beslenme modeli içinde kalmaya çalışın ve günlük hareketi arttırın
- Tam tahıl, baklagil, bulgur, sebze ve meyve ile işlem görmemiş yağ ve yağlı tohumlar, dengeli protein alımının olduğu bir beslenme modeli hareketli bir yaşam ile desteklenirse her gün yeni literatüre göre kafanızı karıştırmamış olursunuz.
- Moda ve popüler diyet kavramlarından uzak durup, güvenilir ve beslenme konusunda eğitimli uzmanların kanıta dayalı tavsiyeleri yol göstericiniz olmalı. Bu noktada Sağlık bakanlığının ciddi denetimine ihtiyacımız var. Maalesef ortalıkta kendini yaşam koçu ve beslenme danışmanı ilan etmiş pek çok eğitimsiz kişi var. Zayıf olmak sağlık göstergesi değil, sağlıklı beslenmek ve sürdürülebilir iyi yaşamak hedef olmalı.
Beslenme bir bilim dalı her gün yeni araştırmalar okuyoruz bu doğrultuda bazı söylemlerimizi tabi ki yeniliyor, değiştiriyor ve düzeltiyoruz. Kendiniz için en iyisini bulmak konusunda lütfen aceleci davranmayın ve popüler söylemler ile moda diyetlere yakın olmayın.