Bikini sezonu yaklaşıyor. Çoğu insan için, havuz kenarında uzanılan ve plajda dinlenilen tembel günlere geri sayım başladı. Ancak, çoğu insan için de, odak sadece güneş gözlükleri ve kumsal olmayıp, kumsalda daha iyi görünmek için bedenlerindeki fazla 3-5 kiloyu vermek için hızlıca çalışmalara başlamak oluyor. Ancak, diyet yapmak bazen çok zorlayıcı olmakla beraber yemek yeme tutkusu bu diyet işini daha da zor hale getirebiliyor. Acaba belli başlı yemeklere neden yoğun ilgi duyarız?
Her ne kadar aşırı yemek yeme tutkusu çok yaygın bir deneyim olmasına rağmen, henüz belki de araştırmacılar tarafından yeni keşfedilen bir durum. Bununla ilgili yapılan bir çalışmada (Kemps & Tiggemann, 2010), yemek yeme tutkusu ve bunun diyet süresince nasıl kontrol edilebildiği ile ilgili üzerinde durulmuştur.
Hepimiz bazen çok acıkmış olabiliyoruz, nerede olursa olsun, ne olursa olsun hiç düşünmeden sadece karnımızı doyurmak isteyebiliyoruz. Ancak, yemek yeme tutkusu bu açlık duygusundan biraz daha farklı. Farkı da, daha net olması. Herhangi bir şey yemek istemiyor insan, ama belirgin bir yemeği istiyor, örneğin fırında patates cipsi ya da kek, ya da dondurma. Zaman zaman hepimiz herhangi bir şeyi yemeyi çok isteyebiliriz, ama bazı insanlar için, bu istekler ciddi sağlık risklerine sebep olabiliyor. Örneğin, bunlar birer tıkınırcasına yeme epizotları olabilir. Bunlar da obezite ya da yeme bozuklukları gibi sıkıntılara yol açabiliyor. Buna ek olarak, aşırı yemek yeme turkusu bir yandan da suçluluk ve utanç duygularının da artmasına sebep oluyor.
Yemek yeme tutkusu nereden geliyor?
Yemek görüntüsünü hayal etme: Bazı araştırmacılara göre, bu aşerme durumu için zihinsel imgeleme anahtar bileşen olabilir. İnsanlar ne zaman belirli bir yemek için aşerdiklerinde, o yemeğin görüntüsünü zihinlerinde canlı olarak canlandırabiliyorlar. Bununla ilgili bir çalışmanın bulguları gösteriyor ki, katılımcıların yemek yeme arzularının güçleri, o yemeği ne kadar canlı bir şekilde hayal etmeleriyle oldukça ilişkili. Zihinsel imgeleme, yani yemeği hayal etme ya da başka bir şeyi, bilişsel kaynakları, ya da beyin gücünü arttıran bir durum. Belki de bu ilişki, aslında diyetle bu yemek yeme tutkusunun birbirini olumsuz olarak etkilemesi şu şekilde olabiliyor: zihnimizde belirli bir yemeği canlandırdığımızda, beyin gücümüzün büyük bir kısmı o yemeğe odaklanıyor ve diğer işlere odaklanmada epeyce zorluklar çekebiliyoruz.
Bununla nasıl baş edilebilir?
Belirli, net bir görsel işle dikkatlice uğraşmak, yemek aşerme duygusuyla baş etmede etkili bir yöntem olarak düşünülüyor. Kişilerin dikkatli, odaklanarak ve kendilerini tatmin etmelerini sağlayacak işlerle, uğraşlarla yakından ilgilenmeleri, zihinlerindeki yemek imgelerini kendilerinden uzaklaştıracaktır. Burada önemli olan, kişilerin keyif almaları. Çünkü keyif alınan, tatminlik duygusu yaşanılan her aktivitede, odağı tutmak, dikkatin dağılmamasını sağlamak çok daha mümkün oluyor.
Aksi halde, sevmediğiniz ya da stres yaşadığınız bir durum olduğunda zihniniz çok daha çabuk bir şekilde istediğiniz yemekleri düşünmeye başlar. Buna fırsat vermeden, o anda sizin için keyifli en yapılabilir ne varsa, ona yönelmeye çalışın. Teknolojinin ilerlemesi burada işe yarayabilir. Artık internete erişmek her an mümkün olabilirken, bilgisayarımız da her an yanımızda olabiliyor. Ve bunlar da bizim için önemli kaynaklar olabiliyor. Asıl hedef, kendimizin keyif alabileceği durumlara yönelmek.