Bir adrenalin tutkunu ve bir doğa aşığı olarak 2016 yılında hayalini uzun zamandır kurduğum bir deneyim yaşadım. Amazon Ormanları’nda -bir ara yolumuzu bile kaybettiğimiz ama neyse ki rehberlerimiz sayesinde kazasız belasız dönmeyi başardığımız- maceralı ve çok şaşırtıcı bir keşfe çıkmıştık.

 

Öncelikle Amazon için “dünyanın akciğerleri” denir ama o tanımı düzeltmek lazım. Aslında oksijenimizin %70’i okyanuslarda üretilir, geri kalanı ormanlardan gelir.

 

Amazon Ormanları ise ekolojik sistem için hazine değerinde. Dünyadaki canlı çeşitliliğinin %10’una ev sahipliği yapan muazzam bir coğrafya. Omurgalı – omurgasız 145 bin hayvan türü yaşıyor.

 

Bitki türleri için sayı bile verilemiyor. Orman sıklığını ise şöyle tarif edeyim; güneş ışınlarının % 20’si ağaçları geçip yere ulaşamıyor. Ağaçların ortalama boyu 40-50 metre.

 

Amazon Nehri, 6800 km ile dünyanın en uzun nehri. Dünyanın tatlı su hacminin 5’te 1’ine sahip.

 

Amazon’da hava koşulları zorlayıcı. Nem nefes almayı bile mücadele haline getiriyor, yağmuru söylememe bile gerek yok sanırım üzerine bir de yakıcı güneş ekleyin. Yaşadığınız yorgunluk hiçbir şeye benzemiyor.

 

Öte yandan Amazon Ormanları’nı maalesef kaybediyoruz. Son yarım asırda neredeyse Türkiye’nin yüzölçümü kadar kısmı yok oldu. Yangınlar ve kesilen ağaçlar en büyük sebep.

 

İlaç bileşiklerinin %25’inin kaynağı ve kozmetik ürünlerinin en kıymetli maddelerinin sağlandığı yer de burası. Seyahatimde o kadar çok yeni bitki türü gördüm ki hangisinin ne için kullanıldığını öğrendikçe yaban hayata hayranlığım katlandı.

 

Kendi başınıza gezmeniz mümkün değil; yerel acentalardan rehberlik almak gerek. Zaten oralı birileri yanınızda olmasa karşılaştığınız şeyleri anlamlandırmanız da tehlikelerden korunmanız da mümkün değil.

 

Amazon’daki kabilelerin çoğu ilkel hayattan uzak, modern dünyaya kısmen de olsa uyum sağlamış durumdalar. Ama hala her şeyden uzakta yaşayan, keşfedilmeye izin vermeyen kabileler de var.

 

Böceklerin yendiğini, muz yapraklarının pişirme kağıdı gibi kullanıldığını, yenebilir odunsu bitkileri ilk kez orada görmüştüm. Hatta kurtçuklar bile yeniyor, fotoğrafı galeride var.