Zihin ve beden birbirleriyle sürekli iletişim ve etkileşim halindedir. Bu iletişime bazen biz de dahil oluruz, bazen hiç de farkında olmayız. Zihin ve bedenin ilişkisi, sağlık ve duygular üzerinde epeyce etkili.
Zihin ve beden ikilisinin hislerimiz ve sağlığımız üzerinde etkisi çok büyük. Yakın zaman öncesine kadar, bilim insanları zihin-beden arasındaki ilişki hakkında her ne kadar şüpheci davranmış olsalar da, son birkaç senedir bu ikilinin insan sağlığı üzerinde oldukça etkili olduğunu kabul ettiler. Bağışıklık sisteminin, sinir sistemine kadar, yani doğrudan beyne bağlayan sinirlerin varlığını keşfetmişlerdir. Bilimde diğer bir buluş ise, beyin ile vücudun hücreleri arasında mesaj taşıyan ve böylece sürekli iletişim halinde olmasını sağlayan moleküllerin keşfedilmesidir.
Yaşadıklarımız, bizi ilk önce duygusal olarak etkiler. Ya duygularımızın farkında oluruz, ya da olmayız. Eğer farkında olursak, bedenimizle ilişkimiz başlar. Hem kendimizi, hem de yaşadıklarımızı çok daha kolay anlayabiliriz, yaşadıklarımıza çok daha kolay anlamları yükleyebiliriz.Eğer farkında değilsek, işte o zaman bedenimiz kendisini korumak için savunmaya başlar. Savunma mekanizmaları hastalıklara karşı vücudumuzun dirençli kalması içindir. Bağışıklık sistemimiz, savunma mekanizmalarımız ne kadar kuvvetli olursa, hastalıklara yakalanma riskimiz o kadar düşük olacaktır. O nedenle, duygusal yaşantılarımızın farkında olmak ve bunların daha sağlıklı bir hale gelebilmesi için özen göstermek önemli rol oynar.
Bunları yapabilmek için bizi mutlu eden, yapmaktan keyif aldığımız aktiviteleri keşfetmek çok önemli olur. Örneğin, arkadaşlarla buluşmak, seyahat etmek ya da egzersiz yapmak olabilir. Burada üzerinde durulması gereken, duygularımızın bedenimiz üzerinde ne kadar etkili olduğunu bilmek ve bunu göz ardı etmeden yaşamımıza devam etmektir.
Bu açıklamalara bakıldığında, aslında ruh sağlığı bedende başlıyor. Beden sağlığına ne kadar önem verirsek, ruhumuza da o denli önem vermiş oluyoruz.
Bedenin İşlevleri?
Bedenimiz, bizim hayatta var olmamızı, yaşam faaliyetlerimizi devam ettirmemizi sağlar. Vücudumuzun organlarını, işleyişini belirler. Bedenimizin görevlerini doğru ve sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi için, onu iyi beslememiz gerekir. Dengeli beslenme, bedenin sağlığı için birincil faktör. Vücudun ihtiyacı olan her türlü besini aldığımızda, hem bedenimizi, hem de ruhumuzu doyurmuş oluyoruz.
Peki, bedenimizin çalışma şeklini etkileyen faktörler nelerdir?
Ruh sağlığımız, yani psikolojik durumumuz. Eğer ki, biz kendimizin psikolojik sağlığına önem verirsek, kendi duygularımızla, düşüncelerimizle temas halinde olursak, bedenimize daha fazla kulak vermiş oluyoruz. Çünkü, düşüncelerimizin yansımalarını, duygularımızı ilk önce bedenimiz taşır. Bedenimiz yaşar. Bedenimiz hisseder. Bedenimize kulak vermek ve onu anlamaya çalışmak, aslında içinde bulunduğumuz duygu karmaşasından çıkmada birinci adımdır.
Bu yöntemi hayatımızın her alanında kullanmak mümkün. Günlük yaşamımızda birçok olay yaşarız, birçok şey düşünürüz, birçok şey hissederiz. Bunların üzerinde bazen dururuz, bazen de o kadar çok durmayız. Belki o kadar önemsemediğimiz için, belki de önemsemek istemediğimiz için. Bizim için önemli olduğu halde, olumsuz bir duyguyla yüzleşmek o kadar da kolay bir iş değil. Bundan kaçmak için çeşitli yöntemler deneyebiliriz. Bunu yaptığımızın, neler hissettiğimizin bazı zamanlar farkında olmayabiliriz. Bunu anlamak için bedenimize kulak vermek, onun bize neler söylediğini anlamaya çalışmakta fayda var. Çünkü, farkındalık bedende başlar.
Ne zaman ki bedenimizin bize neler söylediğini anlarız, işte o zaman kendimizle daha çok temas haline geçeriz. Bu temas, gerek duygularımıza kulak vermekle, gerek bedenimize daha iyi bakmakla olur. Bunları yapabilmek için çeşitli faaliyet ya da uğraşları hayata sokmak mümkün.
Kendimizle Nasıl Temas Ederiz?
- Yoga: Bunların başında kendi içimize dönmenin, kendi duygularımıza, düşüncelerimize kulak vermenin yolu olarak yoga ya da meditayson gelmektedir.
- Egzersiz: Sağlık, egzersiz ve obzite konularında son zamanlarda epeyce bir baskı var. Her tarafa döndüğümüzde, neden daha fazla ve ciddi şekilde dikkat etmeliyiz konularına değinen yeni durumlar oluşmuş durumda. İnsanların spor yap(a)mamak konusundaki en sık olarak söylenen sebepler bilgi yetersizliği ya da zaman kısıtlılığıdır. Ancak, daha fazla egzersiz yapan bir kişi, daha çok çalışıyor. Bunun sebebi, fiziksel aktiviteye yatırılan zaman, kişinin kendi üretkenliğini arttırması içindir aslında. Yani, kişi kendi bedenine ve sağlığına yatırım yaptığında, aynı zamanda kendi zihnine de yatırım yapmakta.
- Sanatın herhangi bir dalı (resim, heykel, müzik): Sanat, duyguların ve düşüncelerin farklı şekilde ifade edilmesidir. Kimi zaman dolaylı olarak duygularımızı anlatmak isteriz, doğrudan yerine. Bunu yapabilmek için de bize yakın gelen, kendimizi doğru bir şekilde ifade edebileceğimiz yöntemlerin arasında sanat dalları da vardır.
- İnsan ilişkileri: İnsan ilişkileri, sosyalleşmek, paylaşım gibi amaçlar için ihtiyaç duyulan bir kavramken, aynı zamanda kişinin kendisini tanıması için de çok önemlidir. Bazı insanlarla daha iyi anlaşırız, bazı insanlardan o kadar haz almayız. Onlara farklı şekillerde davranırız. Arkadaş ilişkilerimiz kendimizi keşfetmemizi sağlar. Diğer insanlar bizim için “aynalanma” ihtiyacını karşılar. Kendimizi başka pencerelerden de görmüş oluruz.
- Psikoterapi: Kendimizi daha iyi anlamak, kendi iç dünyamızı daha yakından tanımak için psikoterapi çok etkilidir. Ben kimim, nasıl bir insan olmak istiyorum, gibi soruların cevabını bulmak için tercih edilebilir.