• Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
29/06/2016

Baharatın kullanım tarihi çok eskilere dayanır. Baharat eski çağlarda sadece çok zengin insanların soflarında bulunabiliyordu, bir statü göstergesi sayılan baharat o kadar önemliydi ki “Baharat Yolu” olarak bilenen kendisine has bir ticaret yolu bile vardı. Bugün sofralarımızın ve “İyi Yaşam”ın vazgeçilmezi haline gelen baharatın kullanım alanları çok çeşitli, her tür yemekte, tatlılarda, çaylarda, kahvelerde ve daha birçok alanda kullanılabiliyor. Baharatlar pek çok antioksidanı bünyesinde bulundururken, metabolizmayı da hızlandırıcı etki yapabiliyor. Ben diyette tarçını, zerdeçalı ve karabiberi en azından her gün kullanıyorum, bu yüzden bugün baharatlardan bahsetmek istedim. Tarçın Kan şekeri üzerindeki olumlu etkisi birçok araştırmayla kanıtlanmıştır. Ayrıca anti-mikrobiyal besin olarak anılmaktadır. Beyin aktivitesini de arttırıcı etki göstermektedir. Diyet lifinin iyi bir kaynağıdır. Özellikle geleneksel Çin Tıbbında, taze zencefil ile karıştırılmış tarçın, soğuk algınlığı ve gripten koruyucu olarak tüketiliyor. Zerdeçal Zerdeçalın içersisinde bulunan curcumin, iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Kireçlenme ve eklem iltihabı gibi hastalıklara karşı yapılan çeşitli çalışmalar da faydalı olabileceğini...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
29/06/2016

Kuru yemişler arasında cevizin yeri her zaman bende farklı olmuştur. Belki de Çukurovalı olduğumdan; Toros yaylalarındaki ceviz ağaçlarına duyduğum özlemdendir… Ceviz zamanı geldiğinde yeşil kabuklarını soyma zevki, okula ellerimiz ceviz kınasından simsiyah olmuş şekilde gitmek… Cevizin faydalarını öğrendikçe onu daha çok sevdim. Ceviz en lezzetli kuru yemişlerden birisi ama lezzetli olduğu kadar da insan sağlığını destekleyici, hadi gelin cevizin neden bu kadar önemli olduğunu birlikte inceleyelim, dilerseniz “CEVİZLİ ELMA TOPLARI” tarifime buradan ulaşabilirsiniz. Birlikte İnceleyelim:  Omega 3 (alfa-linolenik asit) açısından en zengin ağaç yemişidir. Yüksek Omega 3 alımının, kalp-damar hastalıkları riskini azalttığı belirlenmiştir.  Omega – 3 yazıma ulaşmak için tıklayın. Akdeniz tipi beslenmenin önemli bir parçası olan ceviz, kalp hastalıkları riskinin %30, inme riskinin ise %49 azaltıldığı Predimed çalışmasında da kilit bir gıda olarak öne çıkmıştır Batının tipik beslenme şekline eklenen cevizin, sperm canlılığı, hareketliliği ve morfolojisinde iyileşme sağladığı belirlenmiştir. Yaygın olarak tüketilen yemişler ve yer fıstıkları arasında en yüksek oranda...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
28/06/2016

Siz de benim gibi uyumayı çok sevenlerdenseniz; size uyumayı daha da çok sevdirecek haberlerim var. Sağlığın tanımı için; fiziksel ve ruhsal açıdan tam bir iyilik hali diyor Dünya Sağlık Örgütü. İyi yaşam için sağlıklı beslenme ve egzersiz, stressiz yaşam kadar uyku da çok önemli. Yeterli uyku hem fiziksel hem de ruhsal stresin azalmasına yardımcı oluyor, yaşam kalitesini artırıyor. Uykuyla ilgili söyleyeceklerim elbette bu kadar değil 🙂 Araştırmalar düzenli uykunun, beslenme ve vücut ağırlığıyla da ilşkili olduğunu söylüyor.   Bana Kaçta Uyuduğunu Söyle Sana Ne Yediğini Söyleyeyim Benim gibi uykuyu sevenlerin içini rahatlatacak bir makale okudum ve sizlerle de paylaşmak istedim. ‘’Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim’’ cümlesini artık; ‘’ Bana kaçta uyuduğunu söyle sana ne yediğini söyleyeyeyim’’ olarak değiştirebiliriz. Bu çalışmada geç saatte uyumanın fast food tüketimini fazlalaştırıp sebze tüketimini azalttığı ve fiziksel aktiviteler ile bağlantılı olduğu gözlemlendi. Ortalama minimum 6.5 saat uykuyu alışkanlık haline getirmiş 18-50 yaş arasında...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
22/06/2016

Yaz sofralarının vazgeçilmez meyvelerinden olan karpuz ve kavunu anlatmak istedim bugün size. Her ne kadar kavun ve karpuz kardeş gibi görünse de içerik olarak farklı özellikleri var. Bu sebeple ikisini farklı başlıklar altında inceleyelim: KARPUZ Özellikle karpuzun kırmızı renkli iç kısmının likopen içeriği yüksektir. Likopen çok güçlü bir antioksidandır; hücrelerin korunmasında ve toksinlerin atılmasına yardımcıdır. Bunun yanında antioksidanların hasar veren ve erken yaşlanmaya yol açan zararlı serbest radikalleri etkisiz hale getirerek, diyabet, kalp hastalıkları ve kansere karşı koruyucu etkileri vardır. Ayrıca daha genç görünümlü bir cilt elde etmeye yardımcı olur ve bağışıklık sistemini güçlendirirler. Tıpkı kavunda olduğu gibi karpuzda da yüksek miktarda C vitamini ve beta – karoten (A vitamini) vardır. Yapılan araştırmalarla karpuzun içindeki aminoasitlerin vücutta oluşan iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olduğu ve bazı astım ve romatoid artrid semptomlarını hafiflettiği bildirilmiştir. Karpuzun içeriğindeki potasyum kan basıncını düzenlemeye ve vücudun doğal sıvı dengesini dengelemeye yardımcı olur. Yaz meyveleri arasında bütün kavun...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
07/06/2016

Ramazan ayı birçok insan için diğer 11 aydan daha farklı geçiyor, özellikle yaz aylarına gelen Ramazan aylarında 16 – 17 saat aç ve susuz kalan vücudumuz iftar vaktinde birdenbire ihtiyaç duyduğu besinlere kavuşuyor ama yavaşlayan metabolizma ve saatlerce boş kalan mideye aşırı yüklenmek doğru değil. Bu gibi durumlarda hazımsızlık gibi birçok sağlık problemiyle karşılaşabilirsiniz. Peki iftar vaktinde neler yemeliyiz? Bugün bu sorunun cevabını sizlerle paylaşacağım.   Sıvı Desteği Çok Önemli Gün içinde saatlerce susuz kalan vücudumuz için sıvı desteği hayati önem taşıyor. İftar saatinden sonra sahura kadar gün içinde almanız gereken 2 – 3 litre suyu almalısınız. Diüretik etki göstererek vücuttan su atımını kolaylaştıran çay ve kahveyi Ramazan aylarında aşırı tüketmeyin. İftarda komposto ve hoşaflardan alacağınız sıvı da kaybettiğiniz suyu yerine koymanız için size yardım edecektir, bu hoşaf ve kompostoların şekersiz olanlarını tercih edin. Maden suyu da elektrolit kaybını engellemek için önemli bir destektir. İftar ve sahur arasında gerekli ve...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
05/06/2016

Sahura kalkmak gün içerisindeki açlıktan ve sıvı kaybından en az etkilenmenizi ve daha enerjik bir gün geçirmenizi sağlayacaktır. Sakın uykuya yenilmeyin ve sahuru geçiştirmeyin Ramazan ayında sahura kalkmadan oruç tutamayanlar, güzel sahur sofraları hazırlayanlar olduğu gibi, uykusundan vazgeçemeyip iftar ile ya da sadece sahurda su içerek oruç tutanların sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Peki, uykudan az da olsa fedakarlık edip sahura kalkarak oruç tutmak gerçekten önemli mi? Evet… Bu 30 günlük sürede her gün aynı enerjiyle günü bitirmek, günlük aktiviteleri keyifle yerine getirmek, sağlığınızdan ödün vermemek istiyorsanız sahuru ihmal etmeyin. Günlük hayatınızdaki az ve sık beslenme kuralını Ramazana uyarlayarak gün içerisinde alamadığınız besin öğesi ihtiyaçlarınızı dengeli bir şekilde sağlayabilirsiniz. Ramazanda sağlıklı beslenmeye giden yolda az önce söylediğim gibi  “Sahur” dan geçiyor… Yaz aylarına denk gelen Ramazan Ayında kişiler yaklaşık 12-14  saat oruç tuttukları için gün içerisinde kan şekeri düşebiliyor. Eğer kişiler sahura da kalkmıyor ise kan şekerinin düşüşü günün erken saatlerinde başlayıp, daha düşük değerlere ulaşabiliyor. Bu da gün içerisinde halsizlik, yorgunluk, uyku hali...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
02/06/2016

Halk arasında kabızlık olarak da bilinen bağırsak tembelliği rektal birçok hastalığın[hemoroid(basur), fissür(makat çatlağı), fistül] sebebi olduğu gibi metabolik sorunların sonucunda da olabiliyor. Fizyolojik ve psikolojik olarak birçok insanı olumsuz etkileyen bağırsak tembelliği sorununa bazı çözümler sunabiliriz. DİKKAT: Uzun süreli devam eden ve şişkinlikle birlikte seyreden kabızlık sorununuz için bir gastroenterologa başvurmanızı öneririm. Bağırsak tembelliğinin birçok sebebi olabilir, yanlış beslenme ve hareketsizlik de bu sebeplerdendir. Kadınlarda Daha Çok Görülüyor Kabızlık kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha fazla görülüyor. Kabızlık sorununda sıvı tüketimi çok önemli. Vücuttaki su kaybının yüzde 10 oranında azalması, kabızlık için yeterli bir neden. Bu yüzden günde en az 8 bardak (2 litre) su tüketimini ihmal etmemenizi öneririm. Ayrıca posalı yiyeceklerin tüketiminin azalması, egzersiz yapılmaması ya da uzun süren yağsız diyetler uygulanması da kabızlığa neden olmaktadır. Hareket Hayattır Siz hareketsiz kalınca bağırsaklarınız da hareketsiz kalıyor. Bu da bağırsakların boşaltım ihtiyacı hissetmemesine neden oluyor. Her gün önerilen 30 dakikalık egzersiz...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
26/05/2016

Karaciğer yağlanması özellikle erkeklerde sıkça rastlanan ve asla ihmal edilmemesi gereken önemli bir sağlık problemidir. Hangi cinsiyette olursa olsun karaciğer yağlanması sağlık problemlerine davetiye çıkarabilir. Karaciğer vücudun en ağır ve en büyük organıdır. Gördüğü fonksiyonlar nedeniyle de vücudumuzda çok önemli bir yere sahiptir. Protein, karbonhidrat, yağ, vitaminler ve ilaçların vücutta işlem görebilmesini sağlamadan sorumlu olan organımızdır. Daha detaylı bilgi için ‘Karaciğer Hakkında Bilmeniz Gereken 5 Bilgi‘  veya ‘ Karaciğer ile  İlgili 10 soru 10 cevap’ yazılarımızı okuyabilirsiniz. Karaciğer Yağlanması Neden Olur? Tıp dilinde hepatosteatoz olarak adlandırılan “karaciğer yağlanması” ise karaciğer hücrelerinde aşırı yağ birikmesi anlamına gelir. Bunun bir çok sebebi olabilir. Fazla kilo ve özellikle karın bölgesi yağlanma, hareketsiz yaşam tarzı, kötü beslenme alışkanlıkları, alkol kullanımı, bazı ilaçlar karaciğer yağlanmasına neden olabilen bazı sebepler arasında sayılabilir. Karaciğer Yağlanması Olanların Dikkat Etmesi Gerekenler  Karaciğer yağlanması olan hastalarda ortak özellikler genellikle kötü beslenme, şişmanlık ve hareketsiz yaşam tarzı. Ayrıca bu hastalık, insülin...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
09/05/2016

Sürekli tatlı yeme ihtiyacı, açlık halinde konsantrasyon güçlüğü, sinirlilik, yemekten 3 -4 saat sonra anormal acıkma ve tatlı isteği gibi şikayetler “Reaktif Hipoglisemi” tehdidi altında olduğunuzun habercisi olabilir. Hatta fazla kilolarınızın sorumlusu da sürekli bir şeyler atıştırmanızdır zaten çoğu zaman. Bunun için insülin ve kan şekeri dengesine ait biraz detay bilgiye ihtiyacınız var. İnsülin Nedir? İnsülin, pankreasın beta hücrelerinde üretilen ve kan şekerini düşürmeye yarayan bir hormondur. Yemek ile almış olduğumuz karbonhidratlar, sindirim sistemi tarafından en küçük parçaları olan glukoza (şekere)parçalanırlar. Glukoz, hücrelerin en önemli enerji kaynağıdır. Sindirilerek kana karışan glukoz tarafından uyarılan pankreas, glukozun hücre içine (kas, karaciğer, yağ dokusu) girmesini sağlayan insülin adlı hormonu üretmeye başlar. Sindirim sonrası insülin ve glukoz damarlarda dolaşmaya başlar. Hücre çeperinde bulunan insülin glukozun hücre içine girmesini sağlar. Bu şekilde glukoz enerji kaynağı olarak kullanılabilir hale gelir. Hücre içine giremediği durumda ise kanda yükselmesi kan şekerinde artış( hiperglisemi) olarak adlandırılır. Kan şekerinde düşme...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
06/05/2016

Buğday Ruşeymini hepiniz duymuşsunuzdur, bu yazımda sizlere buğday ruşeymi yağını anlatacağım.  Faydalarını göreceğinizden eminim. Buğday Ruşeymi, buğdayın embriyosu ya da çimlenen kısmı olarak tanımlanabilir. Bitkinin minyatür haldeki taslağıdır, bu kısım gelişerek buğday bitkisinin tamamını verir. Ruşeym ve kepek buğdayın aslında en işlevsel kısımları olmakla beraber, endüstriyel beslenme evrimi ile hayatımızdan ilk çıkarılan segmentleri olmuştur. Çünkü kepek unun ve dolayısıyla bu unla üretilen ekmek, makarna gibi ürünlerin sertleşmesine neden olur. Ruşeym de buğday ile öğütüldüğünde, içindeki doymamış yağ asitlerinin hava ile temas etmesi durumunda renginde kararma ve tadında acılaşmaya sebep olur. Bundan 50 yıl önce kullandığımız unların raf ömrü 6 aydan daha fazla değildi. Kepekten sonra ruşeymin de çıkarılması ile elde edilen unun raf ömrünün 2 yıla kadar uzatılabileceği keşfedildikten sonra, yediğimiz ekmeğin besin değerleri azalmış oldu. Bu durum karbonhidrat ağırlıklı beslenen bireylerde ve toplumlarda bazı vitamin ve mineral yetersizliklerine yol açmış olabilir. Buğday ruşeyminin un üretimi sırasında ayrıştırılmasını gerektiren bitkisel...