
Tüm dünyada obez çocuk sayısının, 2015 yılında 750 milyona ulaşması bekleniyor. Araştırmacılar, “4-12 yaş aralığının”, obezitenin ileriki yıllarda da görülmesi açısından en önemli ve dikkat edilmesi gereken kritik dönem olduğunu belirtiyorlar. Araştırmalara göre 6 yaşında şişman olan çocukların yüzde 25’i, yetişkin dönemde de şişman oluyor. 12 yaşında şişman olanlar için ise bu oran hızla yüzde 75’e kadar yükseliyor. Çocukluk döneminde kilolu olmayı sadece görsel olarak değerlendirmemek gerekir. Bu dönemde yağ hücrelerinde artış yaşandığı için sağlık riskleri de doğurmaktadır. Aynı zamanda psikolojik etkileri de bir hayli yüksektir. Çocuklukta ideal ağırlık? İdeal ağırlığını bulmak için artık tek başına vücut ağırlığına ve boy uzunluğuna bakarak beden kitle endeksindeki büyüme grafiğini kullanmak yeterli değil. İdeal kilosu belirlenirken vücut ağırlığı kadar vücutta yağ dağılımına da bakmak gerekir. Ek olarak bel çevresi, bel kalça oranı gibi antropometrik ölçümler hatta doğum ağırlığı da bize ideal kilo ile ilgili bilgi verir. Çocuğunuzun boyunu ölçerken bel çevresini de ölçün...

Çocukluk çağı obezitesi; vücutta yağ hücrelerinin miktarının artıp, içlerinin dolmasıyla birlikte ortaya çıkan, hem fiziksel ve hem de psikolojik sorunlara neden olan bir durumdur. Çocukluk çağı obezitesinde önlem almak çok önemli çünkü gelişen nesiller ve çocuğun sağlıklı bir ömür geçirmesinin temelleri bu yaşta atılır. Araştırmacılara göre 2 ile 5 yaş arasındaki çocukların %10’u ve 6 ile 11 yaş arasındaki çocukların %20’si obez görünüyor. Tüm dünyada Obez çocuk sayısının, 2015 yılında 750 milyona ulaşması bekleniyor. Bilim adamları 4-11 yaş aralığının obezitenin ileriki yıllarda da görülmesi açısından en önemli ve dikkat edilmesi gereken dönem olduğuna da dikkat çekiyor Ailelerin çoğunluğu bu konuda dikkatli olmakla birlikte bir kısmı ise çocuklarının obez olduklarını kabul etmemekte, sadece iştahlı ve hafif toplu olduklarını düşünmektedir. Ancak obezite tedavisi sürecinde ailelere büyük bir pay düşmektedir. Sürekli izlem ve değerlendirme, çocukluk çağı obezitesinde büyük önem taşımaktadır. Çocuklara ait ayrıntılı öykü almak çok önemlidir çünkü okul hayatındaki çocuklar farkında olmadan...

Çocuklarımız, bizim en değerli varlıklarımız bu nedenle onlar için her konuda en iyisini yapmak istiyoruz. Eğitimleri ve sağlıkları konusunda elimizden geldiğince dikkatli davranmaya çalışıyoruz. Aynı şekilde onlara “sağlıklı beslenme”yi öğretmek de ileriki dönemlere yönelik bir yatırım olacaktır. Çocuklar, genellikle okuldan geldiklerinde, ilk iş olarak çantalarını kapının yanına bırakıp, doğruca mutfağa yiyecek birşeyler almaya yönelirler. Bu senaryo, tüm dünyada okul çağında çocuğu olan birçok evde, neredeyse hergün tekrarlanan bir durumdur. Peki, siz anne/baba olarak okul sonrası eve aç olarak gelen çocuğunuzun iyi beslendiğinden emin misiniz? ve Sağlıklı bir akşam yemeği için yeterince aç olduğundan? Birçok çocuk, saat 12.00 de öğle yemeklerini yiyor ve belki de bu öğün, okul sonrası programı öncesi yedikleri son yemek olabiliyor. Bu nedenle eve dönen çocuğu yemek konusunda sınırlamak oldukça zorlaşıyor ve akşam yemeği öncesi yapılan ara öğün, çok cazip geliyor. Bununla birlikte, çocukların biz yetişkinler gibi düzenli ara öğün yapma alışkanlıkları olmadıkları için bu kadar aç olmaları...

Çocukluk çağından çıkmış olup, yetişkinliğe doğru giden yolda geçiş dönemi olan ergenlikte birçok sıkıntılar yaşanabilir. Bunlar bedenle ilgili olabildiği gibi, psikolojik, sosyal ilişkilerle ilgili ya da yemekle ilgili şikâyetler de olabilir. Ergenlik dönemlerinde görülen en sık yeme bozukluklarının ortak yönü ise, somut, organik bir rahatsızlık olmadan kişilerin kendilerinin sahip oldukları ve/veya olmak istedikleri bedenleriyle ilgili sıkıntılardır. Bunların oluşmasına sebep olabilecek en önemli durumlardan başında ise, ailelerin bakış açıları gelir. O nedenle, ergenlerin yemekle ilişkileri ve bedenleriyle ilişkileri, aileleriyle olan ilişkiler üzerinde de epeyce etkili. Bunların çözümlenmesinde aile-odaklı tedavilerin geliştirilmesi, aile terapisi yerine “aile ile terapi” uygulanması daha etkili olur. Bir yeme bozukluğu geliştiğinde, ailenin gündelik yaşamda deneyimledikleri, hayatın parçalarını oluşturan bazı özellikler kişiyi normalden daha fazla rahatsız edebilir. Bu gündelik yaşantılar; aile bireyleri arasındaki fikir ayrılıkları, ergen ile ebeveynler arasındaki uslûpların normalden daha agresif olmaları, ergenin bireyselleşmeye attığı adımla hem kendisini özgür hissetmesi, hem de kaygı duyması gibi sıkıntılar olabilir....

İnsanlar çoğunlukla kendilerine söylenenler rağmen, gördüklerini yaparlar. Bu benim için de, sizin için de, çocuğunuz için de böyledir. O nedenle, çocuğunuzun beslenme seçimlerinde istediğiniz tarz, öncelikle sizin beslenme tarzınız olmalıdır. Sizin bu konudaki çabalarınız, en azından, çocuğunuza sağlıklı ve ölçülü beslenme konusunda bilinçli olmaya çalıştığınız ve kendinize değer verdiğiniz mesajını verecektir. Çocukları sağlıklı ve ölçülü beslenmeyle ilgili olarak eğitirken, onları bu konuda teşvik ederken, çocukların psikolojik durumlarına büyük bir özen gösterilmesi gerekir.Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, çocuklarınızı daha az yemesi için teşvik ederken, “diyet” kelimesini kullanmaktan kaçınmanızdır. Araştırmalar, diyet yapmaları istenen çocukların, daha fazla yedikleri veya kötü beslenme alışkanlıkları geliştirdiklerini ortaya çıkartmıştır. (Aslında yetişkinler de genelde aynı davranışları sergiliyorlar).Çocukların beslenme eğitimlerinde diğer önemli bir nokta da, ne yemesi gerektiğini dikte etmek yerine, ailenizin beslenme seçimlerinden bahsederek, çocuklarınızı yönlendirin. Çocukların da, yetişkinler gibi iştahlarının olduğu ya da olmadığı günler vardır. Evinizde çeşit olarak çok geniş yelpazede sağlıklı yiyecek bulundurun....

Ergenlik, çocukluktan sonra hayatın en hızlı büyüme ve yetişkinliğe geçiş safhasıdır. Kızlarda 10, erkeklerde 12 yaş civarında başlayan bu dönemde hem fizyolojik, hem psikolojik hem de sosyal açıdan birçok değişim yaşanmaktadır. Çevre etkisi, yoğun okul programları, sınavlar, özgürlük duygusu, öz disiplinin doğal olarak daha az oluşu ve vücut imajı gibi kaygılar nedeniyle, gençlerin sağlıklı beslenme konusunda bilinçlenmeleri daha büyük önem kazanmaktadır. Ergenlik dönemiyle birlikte genç bireyler, anne-babalarının kontrolü dışında ne, ne zaman ve nerde yiyeceklerine kendileri karar vermeye başlarlar. Özellikle ergenlik dönemindeki gençler market alışverişine ve yemek hazırlamaya yardım ediyorlarsa, ailenin beslenmesinde daha etkin hale gelirler. Bunun yanında gençler, sosyalleşmek için çocukluk dönemine oranla daha çok dışarıda yemeyi tercih ederler, Yüksek yağ ve kalori içeren seçimler gençlerde, kilo kontrolünü zorlaştırmaktadır. Okul yemekhanesinde yemek yemeyip kantini tercih eden birçok gencin genellikle asitli içecekler, bisküvi, çikolata ve gofret gibi enerji yoğunluğu yüksek ancak besin değeri düşük yiyecekleri tükettiği bilinmektedir. Yine bu dönemde...

Okullar yakında açılıyor ve heyecan yeniden başlıyor. Bu dönemde anne babaların en büyük problemi kahvaltı etmeyi reddeden çocuk. Sabah kahvaltısının, çocukların gelişiminde ÇOK ÖNEMLİ rolü var çünkü akşam yemeği ile kahvaltı arasında yaklaşık 8-12 saatlik bir aralık bulunmaktadır. Açlık sonrası vücudun gereksinimi olan enerjiyi sağlayan ilk öğün ise sabah kahvaltısıdır. Araştırmalara göre güne farklı gruplardan besinler içeren kahvaltıyla başlayan çocukların okul başarısı artmaktadır. Kahvaltı, öğrenmeyi olumlu yönde etkiler, çocuklar daha başarılı olurlar, problemleri daha kolay çözer, derse daha iyi konsantre olurlar, daha geç yorgunluk hissi oluşur ve kas işlevleri daha iyidir. Aynı zamanda kahvaltı eden çocuklarda şişmanlık görülme oranı daha azdır. Kahvaltı yapılmadığı durumlarda derse devam azalabilir. Kahvaltı yapmamanın sonucu oluşan karın ağrıları veya şiddetli açlık ağrıları ise şikayetlerin başında gelmektedir. Üniversite döneminde çocuklar üzerine yaptığımız çalışmalarda gözüme çarpan en önemli nokta; çocukların henüz daha sıralarla tanışmaya başladıkları dönemden itibaren kahvaltı öğününü atladıkları ve diğer öğünlerde de dengesiz beslendikleri idi. Bu nedenle...

Çocuğunuzun çok hareketli ve atak olduğundan, konsantrasyon bozukluğu yaşadığından şikayetçi iseniz mutlaka bir hekime danışın. Hiperaktivite tanısı konmuş çocuklarda, huzursuzluk, sabırsızlık, dikkat kaybı, unutkanlık, öğrenme güçlüğü gibi davranış bozuklukları saptanmıştır. Hiperaktif çocukların beyin kimyasındaki dengesizlikler sonucunda anormal davranışlar gösterebildiği görülmüş fakat hala tam anlamıyla nedeni tanımlanamamıştır. Hiperaktivite kızlara oranla erkek çocuklarında daha çok görülüyor ve çocuklardaki dikkat dağınıklığı genelde 3 yaşında başlıyor. Bu dönemlerde önemsenmeyip kontrol altına alınmazsa çocuğunuzun ileriki yaşamını olumsuz yönde etkileyecek problemler ortaya çıkıyor. Bu da çocuğun özellikle ergenlik dönemini daha çalkantılı ve başarısız geçirmesine sebep oluyor. Yapılan bilimsel çalışmalar, katkı maddeleri eklenmiş besinlerin ve aşırı şeker tüketiminden sonra çocuklardaki hiperaktifliğin arttığını kanıtlıyor. Ayrıca çalışmalar yeterli ve sağlıklı beslenmeyen çocukların hiperaktif olduklarını ortaya koyuyor. Hiperaktif bir çocuğunuz varsa paniğe kapılmanıza gerek yok gözlemci olun ve dikkat edin. Bazı yiyecekleri özellikle şekerli besinleri tükettikten sonra daha hareketli olup yerinde duramıyorlarsa ve konsantrasyon bozukluğu yaşıyorsa bu tür besinlerin tüketimini sınırlandırmalısınız....