Geçen ayki yazımda, kilo vermeye karar verirken, bedenin değil, aslında zihnin etkili olduğundan bahsetmiştim. Bu zihinsel süreçte etkili olan faktörlere değinmiştim. Bunlar, kendilik imajı, zihin-beden baskınlığı, etkin hissetme duygularıydı. Peki, bu etkili olan faktörleri, kilo vermeye karar vermede etkin bir şekilde nasıl kullanıyoruz? Bu ay da, bu konuya değineceğim. Bütün bu kavramlar bizim kendimizi daha ince, daha fit ve daha çekici olma isteğimiz için nasıl yardımcı olabilir? Kendilik imajımızı ve diğer insanlara nasıl göründüğümüzü inceleyerek başlarız. Çok nadir olmak üzere, diğer insanlara “Sence ben şişmanlıyor muyum?” diye sormak işe yarar, eğer ki bu sorduğunuz kişi dürüst bir arkadaşınız ya da güvendiğiniz bir arkadaşınızsa. Çoğumuz, diğerlerinin duygularını anlamaya çalışmak ile eğitilmişiz ve böylece bazen kibar olmak adına doğruları söylemiyor olabiliyoruz. Belli başlı şeylere odaklanmak daha iyi geribildirim almanızı sağlar. Herkese aldığınız bir ders için anket doldurduğunuzu söyleyin. Her arkadaşınıza ya da çalışma arkadaşınıza bir sayfalık anket verin ve sizin fiziksel görüntünüzü...
Birçok sebepten dolayı kilo vermeye karar veririz: görüntümüzden memnun olmadığımız için, seçtiğimiz kıyafetlerin güzel durmamasından, sağlığımız tehlikede olduğundan, yakınlarımız istediği için, ya da işimiz tehlikede olduğu için. Kilo verme sürecine aslında sadece bedenimiz dahilmiş gibi düşünürüz; ancak hiç kimse şişman bir beyinden ya da şişkin bir zihinden dolayı kilo vermeye karar vermez. Ancak, “karar vermek” zihinsel bir işlevdir. Ne zaman ve neden böyle bir karar verdiğimiz de, zihnimize bağlıdır, bedenimize değil. Bu kararı, hayal ettiğimizden birkaç kilo fazla olduğumuzda düşünürüz, ya da çok fazla kilo alıp artık obezite sınırlarına ulaştığımızda. Bedenin gerçek ölçütleri, kilo verme kararını tetiklemiyor, böyle bir seçim ancak beyin tarafında yapılıyor. Bir diyet programına başlamak ve devam ettirmek aslında zihinsel bir süreç, önemli olan bu alınan kararı tetikleyebilecek faktörleri keşfetmektir. 1. Kendilik İmajı Her birimizin iki yönlü imajı vardır: dünyaya çevirdiğimiz yüzümüz ve nasıl göründüğümüze dair içsel dünyamızdaki fikrimiz. Diğerleri tarafından çekici bulunmak için kıyafetlerimize özen göstererek...

Yeni gelen yaz aylarında kilo verme motivasyonu her zamankinden daha yüksektir. Tatil ve bikini sezonunun başlamasıyla, kişiler bedenlerine daha çok dönerler ve kendilerini daha iyi ve güzel hissetmek için çabalarlar. Bunun için gerekli her somut koşulu sağlamalarına rağmen, birkaç haftadan sonra işler yolunda gitmeyebilir. Her yapılması gereken bilgiye sahip olmalarına rağmen, duygularını bazen kontrol edemiyorlar. Bu da, diyetteyken duygusal yemeye işaret ediyor. Bundan dolayı da, kilo verme süreci sekteye uğrayabiliyor ya da motivasyon iyice azalıyor. Acaba duygusal yeme derken, neyi kast ediyoruz? Bununla baş edebilmek için neler yapılabilir? Aşağıdaki yazımın devamında bunlara değineceğim. Duygusal Yemek Ne Demektir? Karın guruldadığı için değil de bir duyguyu beslemek için yemek, duygusal yemektir. Mutlu olduğunuzda, yeme seçiminiz et ya da pizza olabilir, üzgün olduğunuzda ise, bu seçiminiz dondurma ya da kurabiyeler olabilir. Canınız sıkkın olduğunda ise, seçiminiz patates kızartması olabilir. Yemekler, karnınızı doyurmaktan daha fazla iş yapmaktadır- yemekler, aynı zamanda duygularınızı beslemektedir. Ve ne...
Bikini sezonu yaklaşıyor. Çoğu insan için, havuz kenarında uzanılan ve plajda dinlenilen tembel günlere geri sayım başladı. Ancak, çoğu insan için de, odak sadece güneş gözlükleri ve kumsal olmayıp, kumsalda daha iyi görünmek için bedenlerindeki fazla 3-5 kiloyu vermek için hızlıca çalışmalara başlamak oluyor. Ancak, diyet yapmak bazen çok zorlayıcı olmakla beraber yemek yeme tutkusu bu diyet işini daha da zor hale getirebiliyor. Acaba belli başlı yemeklere neden yoğun ilgi duyarız? Her ne kadar aşırı yemek yeme tutkusu çok yaygın bir deneyim olmasına rağmen, henüz belki de araştırmacılar tarafından yeni keşfedilen bir durum. Bununla ilgili yapılan bir çalışmada (Kemps & Tiggemann, 2010), yemek yeme tutkusu ve bunun diyet süresince nasıl kontrol edilebildiği ile ilgili üzerinde durulmuştur. Hepimiz bazen çok acıkmış olabiliyoruz, nerede olursa olsun, ne olursa olsun hiç düşünmeden sadece karnımızı doyurmak isteyebiliyoruz. Ancak, yemek yeme tutkusu bu açlık duygusundan biraz daha farklı. Farkı da, daha net olması. Herhangi bir...
Zihnen hazır olduğunuzda, kilo vermek 100 kat daha kolay geliyor. Bu çok basit gelebilir kulağa, ancak araştırmalara bakıldığında birçok diyete başlayan kişinin diyet sırasında aç kaldıklarından ya da menülerle ilgili sıkıntı yaşamalarından ziyade, psikolojik sebeplerden dolayı diyet yapmaktan vazgeçtiklerini görüyoruz. Ya da sıkılıyorlar, verdikleri kilo oranıyla memnun olmuyorlar, ya da anlık olarak diyetten kopmaktan muzdarip oluyorlar ve beraberinde suçluluk duygularıyla etkileniyorlar, kendilerini yoksun hissediyorlar. Ve sonrasında, bu hatalarını açıklamak üzere, bazıları diyet listelerini suçluyor, ya da vücutları kilo vermeye engel olduğunu düşünmeye başlıyor. Bu süreç kendisini sıklıkla tekrarlıyor ve sonuç olarak da diyet yapan kişilerin bazıları senelerce kilo vermeyi başaramıyorlar. Üstelik bu zorluğun gerçek sebeplerini de anlayamadan. Aşağıda, kilo verme sürecine başladığında, kişilerin karşılaşabileceği 3 genel psikolojik sıkıntıdan bahsedeceğim. Ayrıca, bu sorunlarla baş etmede nelerin etkili olacağına da değineceğim. Sorun 1. Kilo vermenin size nasıl bir faydasının olacağını bilmemek Sadece 2 kilo, ya da 20 kilo vermek istesek de, yeme...

Beden imajınız, bedeninizi nasıl algıladığınız, düşündüğünüz ve hissettiğinizle ilgilidir. Aslında gerçek var olan, görüntünüzle yakından ilgili olmayabilir. Örneğin, batı toplumlarında kadınlar için gerçekte olduklarından daha şişman ya da iri olduklarına inanmak çok yaygın bir tutumdur. Sadece 5 kadından 1’i kendi kilolarından tatmin. Normal kiloda olan kadınların yaklaşık yarısı kendi bedenlerinin şekillerinin ve ebatlarını çok daha büyük olduklarına inanıyorlar. Biçimi bozulmuş beden imajı kişinin kendisine zarar verecek davranışları yapmasına kadar gidebiliyor, bu da beslenmesindeki aşırı davranışlarda görülüyor. Bunlar aç kalma ya da tıkınırcasına yeme gibi kendini gösteriyor. Kişinin kendisine zarar verici davranışları nasıl olur? Zayıf bir beden imajı sağlıksız bir yaşam stilinin oluşmasına meydan verir. Diyet yapma telaşı ya da kilo vermek için kullanılan diğer zararlı yöntemler (saatlerce aç kalma, yemek yerine sigara içmek, ya da kusmalar) her zaman kişinin içinde bulunduğu duygu durumuyla paraleldir. Bu gibi davranışlar, kişi kendisini mutsuz hissettiğinde, beden imajını ve bedeninin boyutlarını da beğenmez ve bunlardan...

Alkol, gündelik hayatımızda çoğumuzun tükettiği bir içecektir. Bazı zamanlarda arkadaşlarımızla ya da ailemizle yediğimiz yemeğe eşlik eden bir içecek, bazen de eğlenmek için içtiğimiz içecek ya da gevşemek ve rahatlamak için gündelik yaşamdaki kaygılardan uzaklaşmak için kullandığımız bir baş etme yöntemi olabiliyor. Görüldüğü gibi pek çok farklı amaçla kullanılabiliyor. Burada önemli olan kendimizi daha iyi anlayabilmek için, bu gibi davranış ve tercihlerimizi mercek altına almak önemli olabilir. Hangi amaçlar için tüketiriz? Stresle baş etmek Keyifli vakit geçirmek İçinde bulunduğumuz duygu durumunu düzeltmek İçki içme arzusu Baş etme yöntemi olarak neden alkol? Bu yukarıda sayılan amaçlar için başka bir şey değil de, alkolün kullanılması çoğu insan için anlamlı olacaktır. O nedenle, acaba neden insanlar sıkıntılarıyla baş etmede alkolü tercih ediyorlar diye bir bakalım. Bazı araştırmacılara göre, hayatı ciddi sorumluluklarla dolu olan ya da hayatını sorumluluklarını önceliğine alarak yaşayan insanların kendilerini bir biçimde “sıktığını” belirtiyor. Kendi isteklerine, arzularına hayatlarında çok da yer...
Şehir ortamında yaşayan insanların alışkanlıkları, yoğun hayat temposuna göre şekilleniyor. Gidilen mekanlar, yapılan aktiviteler, zamanın değerlendirilmesi bu hayatın akışını göre belirleniyor. Bu aktivitelerin içine, yemek yeme davranışlarını da ekleyebiliriz. Gidilen restoranların, orada yenilen yemeklerin, ya da evde pişirilen yemeklerin bu hayat koşturmasına göre belirlendiğini söyleyebiliriz. Yemek yeme davranışlarına bakıldığında ise, hem miktar olarak fazla yediklerini, hem de daha çok yağlı, yüksek oranda şekerle işlenmiş besinler tükettiklerinden bahsedebiliriz. Ayrıca, yemek yeme saatleri de bir o kadar etkileniyor. Çoğu kez en yakın gelen, ulaşması en rahat olan yiyecekler tercih ediliyor. Çoğu kez tüketilen şeyler kalori ve yağ yüklü oluyor. Çoğu kişi bu gibi sebeplerden ötürü kilo veremediğini düşünüp, bundan sıkıntı çekiyor. Aslında, kilo vermeyi başarmak çok da mümkün. Üzerinde düşünülecek şey: Kilo vermeye, besin ve yemeklere karşı tutumunuzu değiştirmekle başlamak. Tutumunuzu Değiştirin Kilo veren insanlar, kilo vermek için öncelikle zihinlerindeki önyargıları değiştirmekle, önce düşüncede başlıyor. Yiyemedikleri ya da yemeyi seçmedikleri yemekler için...
Anoreksiya nervoza, fazla kilolu olma endişesinden olayı olabildiğince az yemek yeme ya da bazı zamanlarda hiç yemek yememe hastalığına denir. Anoreksiya hastalığı olan kişiler, kilolu olmadığı halde kendisini aşırı şişman olarak görürler ve bu histen kurtulmak için de yemekle aralarına mesafe koyarlar. Bu durum, hem fiziksel, hem de psikolojik bir rahatsızlıktır. Fiziksel olarak izdüşümleri, hormon değişimlerinden görülebilir. Az kilo ve az vücut yağının sonucu olarak, hormonlarda değişiklikler görülür. Bu da kadınlarda genellikle mensturasyon döneminin görülmemesine sebep olur. Ayrıca, kişiler kendilerini güçsüz ve halsiz hissedebilirler. Sürekli üşüme ve uykusuzluk sorunları yaşayabilirler. Psikolojik olarak anoreksiya nervozanın etkileri ise oldukça fazladır. Bu hastalık, daha çok genç kadınlarda ortaya çıkar. Az vücut ağırlığıyla performans gösteren kişilerin beden imajlarına daha çok dikkat ettikleri ve anoreksiya nervozaya kadar sıkıntı yaşayabildikleri bilinir. Bu psikolojik sıkıntılardan kaynaklanabilecek en uç sonuç, açlıktan ya da intihar nedeniyle ölüme kadar gidebilir. Psikolojik olan tek ölümcül hastalık anoreksiya nervozadır. Anoreksiya Nervoza’nın Belirtileri Nelerdir? Sıkı...

Anne olmak, bir kadın için hayatının en heyecan verici duygularından birisi. Bunun yanı sıra, hamilelik süreci anne adaylarının birçok farklı duyguları birarada yaşadığı bir dönem. Hamilelik, hem umut dolu bir bekleyiş olurken, hem de anne adayının kendisini kırılgan hissettiği, duygusal yoğunluklar yaşadığı bir süreçtir. Birçok kadın bu dönemde istemsizce duygu karmaşası yaşayabilir. Hamilelik Öncesi Hamilelik sürecini, annenin duygularını ve hamilelik döneminde karı-koca yaşantısını etkileyen iki çok önemli sebep var. Bunlardan biri, çocuk sahibi olma nedeni, diğeri de bebeğin planlı ya da plansız dünyaya gelmesi. Her anne-baba kendisine göre haklı sebeplerden dolayı çocuk yapmaya karar verir. Kendi hayallerini gerçekleştirmek, dünyaya kendi elleriyle bir birey yetiştirmek, evlilik ilişkilerini ve aile bağlarını arttırmak için, anne-babayı ya da eşi gibi yakın birisini memnun etmek için, ya da toplum düzenine uymak için. Bu sebepler, çocuk sahibi olmaya farklı açılardan bakar ve farklı yönlerden anlamlar yükler. Ebeveynler, özellikle annelerin sebepleri ne kadar kendilerine ait ve ne...