
Kolesterol yağa benzeyen fakat tamamen yağ olmayan bir maddedir. Yapısı ve organizmada ki görevleri yağlardan farklıdır. Kolesterol bazı hormonlar ve tüm hücrelerin yapısında bulunur. Ayrıca yağların emilimini sağlayan safranın bileşiminde yer alır. Ancak kanda kolesterol düzeyinin artması kalp hastalıkları ile ilişkilidir. HDL Kolesterol: Yüksek Dansiteli Lipoprotein anlamına gelir. İYİ Kolesterol ‘dür. Damarları süpürge gibi temizler. Türk toplumunda genetik olarak düşük olduğu bilinmektedir. Yükseltmek için en iyi yol sigara içmemek ve egzersiz yapmaktır. LDL Kolesterol: Düşük Dansiteli Kolesterol anlamına gelir. KÖTÜ Kolesteroldür damarlarda birikerek tıkanma riskini arttırır. Kan kolesterolünüzü düşürmek için Diyetinizde aldığınız yağ miktarını azaltın Doymuş yağlar yerine doymamış yağlar tercih edin Kolesterolden düşük beslenme şeklini seçin Daha fazla posa tüketin Vücut ağırlığınızı koruyun veya fazla kilolu iseniz düzeltin Fiziksel aktivite yapmaya özen gösterin Kolesterol düşürücü özelliği bulunan Sıvı yağları (özellikle zeytinyağı) Kepekli undan yapılan ekmeği, tam tahıllı ekmeği, bulguru, makarna gibi tahıl ürünlerini Meyve ve sebzeleri Kuru baklagilleri Soya ve soya ürünlerini...

Reflü yemek yendikten sonra tüketilen yiyeceklerin mideden, yemek borusuna ve ağza geri gelmesidir. Özellikle yemek borusunun altındaki mide geçişinde bulunan kapının çalışma bozukluğundan kaynaklanır. Buna ek olarak midenin boşalımının iyi olmaması veya mide çıkışında, midenin boşalmasını engelleyecek bir daralma olması reflüye neden olur. Reflü Hastalığının Beslenme Üzerindeki Etkileri Reflü günlük hayatı ve yaşam kalitesini etkileyen hastalıklardan biridir. Kötü beslenme alışkanlıkları, fazla kilolu olmak, çok dar ve sıkı kıyafetler giyinmek , kullanılan bazı ilaçlar reflüyü tetikleyebilir veya reflüye sebep olabilir. Beslenme reflü üzerinde oldukça etkilidir. Bazı besinler reflüyü tetiklerken bazıları da reflüye iyi gelebilir. Bu sebeple reflüsü olan bireylerin beslenmesi de bu hastalığa uygun olarak değiştirilmelidir; Reflü Hastalarının Uzak Durması Gereken Gıdalar Aşırı yağlı, kızartma ve kavurma yöntemiyle pişirilmiş besinler, sakatatlar, pastırma, sucuk, sosis vb. Kereviz, lahana, karnabahar, mandalina, greyfurt, limon, portakal, kayısı hassasiyeti artırabilir. Bu konuda kendinizi gözlemleyin. Kuru baklagiller (nohut, mercimek, kuru fasulye) hassasiyeti artırabilir, kontrollü tüketi. Kahve, çay,...
Ülser; mide veya duedenumun (onikiparmak barsağı) mide asidi ve sindirim sıvıları (pepsin gibi) tarafından hasara uğraması sonucunda meydana gelen doku kaybı olarak adlandırılır. Sinir sistemi bozukluğu, midede asit birikimi, zamanında ve iyi tedavi edilmeyen gastrit, karaciğerin yetersiz çalışması veya safra asidi azlığı, koroner arter hastalıkları, sindirilmesi zor olan yiyeceklerin aşırı derecede tüketilmesi, sigara, gereğinden fazla çay, kahve veya asitli içeceklerden içmek, alkol kullanmak veya birtakım ilaçların uzun süre kullanılması sonucunda mide ülseri oluşabilir. Ülseri olan bir bireyin dikkat etmesi gerekenler: Ülserli bireylerin dinlenmeleri ve düzenli olarak uyumaları gerekmektedir. Alkol kullanmaları kesinlikle tavsiye edilmez Sigara içilmesi mide hareketlerini arttıracağından içilmemesi gerekir. Beslenme programı kesinlikle yeterli ve dengeli olmalı, yemek saatlerinde iki öğün arasındaki zaman farkı 2- 3 saati geçmemeli sık ama az yemek yeme bilinci kazanılmalıdır. Posa yönünden uygun tüketim mutlaka sağlanmalıdır. Çünkü ülser tedavisi için kullanılan ilaçlar kabızlığa neden olabilmektedir. 20- 30 gram posa alımı uygun tüketim miktarıdır. Antioksidan ve posa yönünden...
Kan dolaşımının sağlanması için bir basınç gereklidir. Bu basıncın normalden fazla olmasına yüksek yani hipertansiyon (HT) denir. Türkiye’de hipertansiyonun görülme sıklığı % 11- 43 arasında değişiklik gösterir. Hipertansiyon çoğunlukla 40 yaş üstünde görülebilir. Hipertansiyon felç, böbrek hastalıkları ve koroner kalp hastalıkları için önemli risk faktörüdür. Hipertansiyonlu kişilerin koroner kalp hastalığına yakalanma olasılığı normal tansiyonlulardan 3- 4 kat, felç geçirmesi 7 kat daha fazladır. Kan basıncında meydana gelen 10 mmHg artış koroner kalp hastalığını % 30 oranında arttırır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre Sistolik Kan Basıncı Diastolik Kan Basıncı 140 mmHg 90 mmHg ve altında NORMAL 141- 159 mmHg 91- 94 mmHg SINIRDA VE HAFİF HT 160 mmHg 95 mmHg veya üstünde HİPERTANSİYON olarak sınıflandırılmaktadır. Türk Kardiyoloji Derneği tarafından desteklenen TEKHARF ve Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Dernekleri tarafından 2003 senesinde yapılan araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de hipertansiyon görülme sıklığı yaklaşık %...

Gut, kandaki ürik asit düzeylerinin yükselmesinden (ürik asit idrarda bulunan bir atık üründür) ya da böbreklerden atımının az olmasından ya da vücutta ürik asit haline dönüşen pürinlerin bazı yiyeceklerle fazla miktarda alınmasından kaynaklanır. Ani nöbetler halinde gelişir ve şiddetli ağrı yapar ; en sık etkilenen yer ayak başparmağıdır. YENİLMEMESİ GEREKENLER Tam yağlı süt, yağlı et suları ve bunlarla yapılmış yemekler Sakatatlar (karaciğer, böbrek, dalak, işkembe, dil, beyin, kokoreç..) Sucuk, pastırma, sosis, salam Alkollü içecekler Havyar, midye, kalamar, ıstakoz, ançuez, sardalya Leblebi, kuruyemiş Tam yağlı peynirler Yağda kızartılmış, kavrulmuş, sos eklenmiş yemekler Kepekli, çavdarlı, yulaflı ekmekler, krakerler İçeriği bilinmeyen hazır gıdalar Şeker ve şekerli besinler , tatlılar (Bal, reçel, marmelat, pekmez..) Hamur işi, börek, çörek, pasta, kurabiye, kek vb. Kaymak, krema, mayonez Hayvansal yağlar(tereyağ, margarin, kuyruk yağ..) Av etleri (Kaz, ördek,keklik, bıldırcın,tavşan..) SINIRLI ÖNERİLEN BESİNLER ( Günde sadece 1 seçim) Yağsız dana eti, tavuk veya hindi, balık :2 köfte kadar Kurubaklagiller :8...

Mide mukozasının iltihaplanmasıdır. İki türü bulunmaktadır; biri ani başlangıçlı olan akut gastrit, diğeri ise kronik gastrittir. Aşağıdaki öneriler genel öneriler olup bireysel özellik ve beslenme alışkanlıklarına göre rahatsızlık vermediği durumda günlük diyete eklenebilir. Gastriti olan bireyler için beslenme önerileri: Yemeklerinizi az az ve sık sık tüketmeye özen gösteriniz. Yemekleri çok sıcak veya çok soğuk yemeyiniz. Yemekleri yavaş yiyiniz ve çok iyi çiğneyiniz. Turp, salça, sirke, ketçap, hardal, zeytin, kuruyemişler, kurutulmuş meyveler tüketmeyiniz. Yemeklerdeki tüm besinler çiğden koyup, kavurmadan pişiriniz. Tüketilmesi önerilmeyen yiyecek ve içecekler: Çay, kahve, kakao, hazır meyve suları, kolalı içecekler, limonata Yağda yapılmış yumurta, beyaz peynir, kaşar peyniri, dil peyniri ve gravyer peynir dışında kalan diğer peynirler Sıcak ve kepekli, esmer ekmekler Yağda kızartılmış, kavrulmuş etler, sucuk, pastırma gibi şarküteri ürünleri Yağda kızartılmış hamur işleri Ekşi yoğurtlar Ekşi kabuklu ve kumlu meyveler Bütün kuru baklagiller, bulgur, yarma Hazır çorbalar, et suyu ile yapılmış çorbalar, tarhana, domates çorbaları Taze...
Vücudumuzun temel enerji gereksinimi karbonhidratlar ile sağlanır. Emiliminin olması karbonhidratın en küçük birim olan glukoza dönüşümü gerekir. Glukoz beyin ve diğer organlar için enerji kaynağıdır. Yalnız hücrelerin bu glukozu kullanabilmesi için insülin hormonuna ihtiyaç vardır. Eğer insülin hormonu yeterli derecede vücutta bulanmazsa glukozun enerji olarak kullanımı da mümkün olmayacaktır. Çünkü kandaki glukozu hücrelere insülin götürür . İnsülin yokluğunda kanda glukoz birikir İşte bu olayın gerçekleşmesi diyabet yani kandaki şekerin yüksek olması olarak isimlendirilir. Diyabet 2 türde görülmektedir. Tip I diyabet Sıklıkla çocukluk ve gençlik döneminde rastlanan Tip I diyabettir. Ülkemizdeki diyebet hastalarının yaklaşık % 10’u bu tip şeker hastasıdır. Tip I diyabet insülin yapımında görev alan pankreas beta hücrelerinin tahrip olması ile oluşur. Yakın akrabalarında, gebelik esnasında diyabet görülenlerde bu tip diyabet çıkma riski daha fazladır. Çok su içmek, çok sık idrara çıkmak ve vücut ağırlığında kayıp oluşması diyabet için belirti olabilmektedir. Tip I diyabet tedavisinde insülin kullanmak gerekmektedir. Çünkü...
Böbrek vücutta oluşan atıkların atılmasından sorumlu olan organlarımızdan birisidir. Böbreğin süzme işlevinde gelişen bozulma ve bu bozulmanın sonucunda kanda üre düzeyinin yükselmesi böbrek hastalığı olarak tanımlanır. Böbrek fonksiyonlarındaki bozulma yapılan kan ve idrar tetkikleri ile belirlenir. Böbrek yetmezliği tanısı, böbrek boyutlarının ölçülmesi ve böbrek yetmezliğine neden olan durumun saptanması ile konulur. Böbreklerde geçmiş dönemde oluşan hasar, böbrek yetmezliği oluşana kadar hiçbir belirti vermeden gelişebilir. Böbrek hastalıklarının çoğunlukla karşılaşılan nedenleri ve belirtileri bilindiği takdirde sağlık uzmanlarından yardım alınarak ileri dönemde böbrek yetmezliği engellenebilir. Çok küçük yaşlardan itibaren dikkatli olunması gerekir. Örneğin çocukluk döneminde oluşan boğaz enfeksiyonları uygun biçimde tedavi edilmelidir. Diyabet ve yüksek tansiyonu (hipertansiyon) olan kişiler mutlaka takip edilmeli, tedavileri yapılmalı ve her sene rutin olarak sağlık kontrollerini gerçekleştirmelilerdir. Genetik yatkınlıktan dolayı ailede böbrek yetmezliği olan kişilerin varlığında riskin artacağı bilinmelidir. BÖBREK HASTALIKLARI VE BESLENME Yediğimiz besinlerin metabolizması sırasında ortaya çıkan artık maddeler, büyük oranda böbreklerimiz tarafından atılırlar. Böbreklerde süzme...
Migren, çoğunlukla ataklar halinde gelişip şiddetli baş ağrısına neden olan nörolojik bir hastalıktır. Ataklar 4 saatten 72 saate kadar değişen uzunluklarda olabilir. Migreni tetikleyen başlıca faktörler; diyet faktörleri, stres, hormonal değişiklikler, uyku düzeni, iklimsel değişiklikler ve kişisel bazı alışkanlıklardır. Migreninizi hangi faktörlerin tetiklediğini bilmeniz önemlidir. Bunun için atak geldiği sırada neler yiyip içtiğinizi düşünebilirsiniz. Bunun için bir migren günlüğü tutmak uygun olabilir. Migren ataklarını tetikleyebilecek besinler Peynir Alkollü içecekler (bira, şarap,viski) Sakatatlar (karaciğer, beyin,böbrek,işkembe) Sucuk, salam, sosis, pastırma gibi şarküteri ürünleri (sodyum nitrat içerirler) Hazır et ve tavuk suyu tabletleri (monosodyum glutamat içerir) Deniz ürünleri (kalamar, karides, midye) Konserve besinler Turunçgiller (portakal, mandalina, greyfurt,limon) Yağlı ve baharatlı yiyecekler Kafeinli içecekler (çay, kahve, asitli içecekler) Çikolata Bakla Maya Öneriler: Her sabah 10- 15 dakika rahatlama egzersizleri yapın. Fırsatınız olursa yürüyün ya da yüzün. Gece geç vakte kadar uyanık kalmamaya özen gösterin. Akşam yemeğini en geç saat 20.00’de, yavaş yavaş yiyin. Mümkün olduğu kadar dışarıda yemek yemekten kaçının.
Metabolik Sendrom Nedir??? Metabolik Sendroma çağımızın sorunu olarak da bakabiliriz. Metabolik Sendrom günümüzde teknoloji ile birlikte artış gösteriyor. Modern yaşam beraberinde hareketsizliği de getirmekte bu da metabolik sendrom riskinde artış ile karşımıza çıkmaktadır. Metabolik sendrom sadece dünyada değil ülkemizde de çok sık karşılaştığımız bir sağlık problemi. Sedanter (hareketsiz) yaşam süren, beslenmesi dengesiz ve düzensiz olan, yoğun stres altında bulunan kişiler Metabolik Sendromun en çok karşılaşıldığı kişileri oluşturuyor. Metabolik sendrom kronik kalp hastalıkları ve diyabet yani şeker hastalığını da arttıran bir olaydır. Bu nedenle hastalığa yakalanmadan önlem almak büyük önem taşır. Türkiye Metabolik Sendrom Araştırma Grubu’nun (METSAR) yaptığı çalışmaya göre ülkemizde kentsel yerleşimlerde metabolik sendrom sıklığı ortalama % 33,8 olarak bulunmuştur. METSAR’ın verilerine göre Türkiye’de 20 yaş üstü nüfusunu yaklaşık 1/3’ü metabolik sendromludur. Bu sonuç ne yazık ki Avrupa ve ABD verileriyle hemen hemen aynı sonuçları göstermektedir. Yine METSAR araştırmasındaki diğer önemli bir sonuç kadın nüfusu erkek nüfusuna oranla daha fazla risk...