• Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
11/04/2012

Fonksiyonel besin dediğimizde en önemli özellik doğal olarak bu bileşenin var olmasıdır. Faydalanabilmek için mutlaka günlük beslenme düzeni içerisindeki yerlerini almalıdırlar. İçerdikleri aktif bileşenler ile sağlığı geliştiren, hastalık riskini azalttığı bilimsel olarak kanıtlanan bu besinleri fonksiyonel besinler olarak tanımlamaktayız. Fonksiyonel besinler, ilaç yerine kullanılamaz ancak tedaviyi destekleyici olarak etki göstermektedirler. Fonksiyonel besinler doğal olabileceği gibi bazı besinlerin biyo-yararlılığı arttırılarak da fonksiyonel besinler üretilmektedir. Fonksiyonel besinlerle ilgili çalışmalar, 1996 yılından beri ILSI (International Life  Science Institute)’ nin koordinatörlüğünde  “Avrupa’da Fonksiyonel Besin Bilimi (FUFOSE)”  projesi  çerçevesinde yürütülmektedir. Fonksiyonel besinlerden bazıları; Enginar (silymarin) Portakal (hesperidin, tangeritin) Soğan, sarımsak (diallil disülfit) Domates (likopen) Havuç (betakaroten) Çay (kateşin) Kırmızı üzüm (resveratrol) Kırmızıbiber (kapsaisin) Üzümsü meyveler (antosiyanidin) Koyu yeşil yapraklı sebzeler (lutein, zeaksantin) Nar (ellagik asit) Elma (phloretin) Brokoli (sulforapan) Lahana (indol) Karnabahar (izotiyosiyanat) Soya (genistein) Faydaları-Vücuttaki etkileri; Kalp damar hastalıkları, diyabet, Alzheimer riskini azaltır. Kanserden koruyucu etki gösterir. Vücutta oluşan oksidatif stresi azaltır. Anti inflamatuar...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
11/04/2012

8. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi 4 -8 Nisan tarihleri arasında Antalya’da çok sayıda akademisyen, diyetisyen, beslenme bölümü öğrencileri, doktor ve firmaların katılımıyla, gerçekleşti Mezura ekibi olarak beslenme ile ilgili son gelişmeleri ve araştırmaları takip etmek üzere bizde oradaydık. Kongre de Sporcu beslenmesinden karaciğer hastalıklarına, sağlıklı yaşlanmadan bebek beslenmesine, gıda teknolojilerinden diyabete dair çok geniş yelpazede önemli araştırma sonuçları sunuldu. Ancak en çok ilgi gören ve üzerinde durulan konu “obezite” idi. Neden yemek yiyoruz önemli olan kalori almak mı yoksa haz mı? reklamların çocuklar üzerindeki etkisi nasıl gelişiyor? nasıl önlem alınmalı? hareketsizliğin önemli sonuçları oldukça dikkat çekiciydi. Şimdi hareket zamanı! Dünya Sağlık örgütü verilerine göre aktif olmamak her yıl 3 milyon ölüme yol açıyor. Türkiye’de aktif egzersiz oranı %20 -25 düzeyinde yani daha fazla harekete ihtiyacımız var. Diğer taraftan Amerika ile kıyaslarsak şöyle de bir tedbir alma şansımız var; Amerika’da obezlerin sayısı hafif kilolulardan fazla ülkemizde ise hafifi kilolu olanların...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
22/02/2012

Belki sizi şaşırtabilir ama yedikleriniz uykunuzu oldukça fazla etkiler, doğru besinleri seçerek iyi bir uykuya dalabilirsiniz. Sizde uykunuzdan sık sık uyanıyorsanız veya akşam yediğiniz yemekten dolayı hazımsızlık çektiğiniz için rahat uyuyamıyorsanız aşağıdaki önerilerimizi mutlaka okumanızı öneririm. Triptofandan zengin besinleri seçin Birçoğumuz gece yatmadan önce içilen ılık bir bardak sütün mucizevi etkisini duymuşsunuzdur. Peki neden doğru olduğunu biliyor musunuz? İşin sırrı Triptofan’da! Süt ve süt ürünleri, uykuyu tetikleyici madde olan triptofan içerir. Kuruyemişler ve yağlı tohumlar, muz, bal ve yumurta da triptofan kaynakları arasındadır. Karbonhidrat isteğine (kararında) göz yumun Akşam yemeğinde yeterli olacak şekilde yemek yemediyseniz, midenizden gelen gurultular yüzünden uykuya dalmanız zorlaşabilir. Karbonhidratlardan zengin besinler, uykuyu tetikleyen triptofanın kandaki seviyesini arttırır ancak akşam yemeğinizin dengeli olmasına özen gösterin. Sadece karbonhidratlardan oluşan öğünler kısa sürede tekrar acıkmanıza sebep olur örneğin makarna yediyseniz yanına peynir veya yoğurt gibi bir protein ekleyin böylece daha uzun süre tokluk hissedersiniz. Yatmadan önce ara öğün yapılmalı...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
22/02/2012

Vejetaryen bireylerin beslenmelerine özen göstermeleri ve mutlaka belirli bir planı takip ediyor olmaları önemlidir. Vejetaryen tipi beslenmenin temeli bildiğiniz gibi et, balık ve kümes hayvanları gibi hayvansal besinler yerine bitkisel kaynaklı besinler olan tam tahıl ürünleri, sebze, meyve, kurubaklagil ve yağlı tohumların tüketilmesini kapsar. Ancak tüm vejetaryenler aynı şekilde beslenmezler. Vejetaryen beslenmenin de bazı tipleri vardır bazı bireyler bu konuda daha esnek bir plan içinde olabiliyorken, bazı bireyler bal dahi (vegan tip) tüketmezler. Ovo vejetaryen; et, balık ve kümes hayvanlarını tüketmez sadece yumurta tüketirler. Lakto ovo vejetaryen; yumurta ve süt ürünleri tüketirler ama et, balık ve kümes hayvanlarını tüketmez. Lakto vejetaryen; et, balık, kümes hayvanları ve yumurtayı tüketmezler. Hayvansal kaynak olarak sadece süt tüketirler. Vegan; sadece bitkisel kaynaklardan beslenirler. Hayvansal hiçbir besini tüketmezler. Vegan (katı vejetaryen) olan kişilerin B12 vitamini, D vitamini, kalsiyum, demir ve çinko gibi besin öğelerinin alımında dikkatli davranmaları önemlidir. Kuruyemişler Başta ceviz olmak üzere fındık ve badem, omega 3 kaynakları...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
22/02/2012

“Haftanın 5 günü sokaktayım her gece bir program var ben nasıl diyet yapacağım?” diye yakınan birçok bireyden birisi de “Siz “olabilirsiniz ve haksız da sayılmazsınız. Çünkü sosyal hayatın önemli bir parçasını dışarıda yapılan organizasyonlar oluşturmaya başladı. Özel parti ve kutlamalar, öğle yemeği toplantısı, kahve sohbetleri, çay partileri, kahvaltı davetleri,  brunch için açık büfeler göz ardı edilemeyecek kadar fazlaca hayatımıza girdi. Evde yemek yemek her zaman daha kolaydır çünkü yemek menünüz ve içeriğinde kullandığınız malzemeler ile miktarları kontrolünüz altındadır. Ancak restoranda yemek seçerken zorlanıyor olabilirsiniz. Zengin çeşitlilikte menüler ve ana yemek öncesinde gelen birbirinden lezzetli başlangıçlar zeytinyağı ve sıcacık ekmekler diyet planını tamamıyla bozmaya sebep olabiliyor. Diyet programı takip eden birçok kişi için restoranda yemek yemek seçenekler arasında bile değildir oysa buna gerek yok!  Eğer sizde diyet yaparken restoranlardan uzak duranlardansanız, size vereceğim püf noktaları ile diyet programınızı bozmadan en sevdiğiniz restoranda arkadaşlarınızla beraber yemeğinizi gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz. 1. Ekmeğin...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
07/02/2012

Evimiz farkında olmadığımız tuzaklarla dolu olabiliyor ve birçoğumuzun kilo alma sebebini bu tuzaklar oluşturuyor Kilo vermek çoğu zaman iradenize bağlı. İradenizin azaldığını hissediyorsanız, bazı basit değişiklikler yapmanızın zamanı gelmiş demektir. Böylece sağlıklı beslenme alışkanlığı edinerek doğal olarak kilo verebilirsiniz. Biliyoruz ki alınan her kilo; kanser, diyabet ve kalp hastalıkları gibi kronik rahatsızlıkların riskini yükseltiyor. Önünüze çıkan her yiyeceği yiyor musunuz yoksa bilinçli seçim yapıyor musunuz? Şimdi dürüstçe bir gözden geçirelim… Tabakları küçültün Büyük porsiyon yemekler ve atıştırmalıklar, en büyük tuzaklar. Gün içindeki koşuşturmalar ve bazı yoğunluklar yediğimiz yemeklere odaklanmamızı engelliyor, bu nedenle de ne yediğimizi fark etmiyoruz. İşin sırrı, çevremizi değiştirmek. Örneğin; yemek tabağınızı küçültebilirsiniz. Evinizde tek bir çeşit yemeğiniz varsa ve büyük bir yemek tabağı kullanıyorsanız, tabakta boşluk kalması olası bir durum. Ancak psikolojik olarak birçoğumuz tabağı daha da doldurmak için  1-2 kaşık daha yemek ekleriz. İşte bu durum farkında olmadan porsiyonlarımızın büyümesine neden oluyor. Birçok çalışma bu durumu...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
07/02/2012

Yorgun musunuz? O zaman enerjinizi yerine getirecek besinlere yönelmeye ne dersiniz? Aşağıdaki beş anahtar besin öğesi; halsizliğinizi yenecek, gücünüzü yerine getirecek ve hastalıklara karşı savaşacak! Bedenimiz için tüm vitamin ve minerallerin farklı görevleri, faydaları var. Peki hangisini, ne sebeple, ne miktarda ve hangi kaynaktan  almamız gerektiğini biliyor muyuz? DEMİR Neden günlük 18 mg.’a ihtiyacımız var?: Oksijenin vücuda taşınmasını sağlar. Ayrıca bağışıklık sistemiyle bilişsel performans için de gerekli. Ne zaman eksikliğini yaşarız?: Eğer etsiz beslenmeye başlarsanız eksikliğini yaşamanız olası. Demir, besinlerde ‘hem’ ve ‘hem olmayan’ olmak üzere iki şekilde bulunur. Hem demiri, kolay emilir. Emilim oranı yaklaşık yüzde 25’dir. Etlerdeki demirin yüzde 40’ı hem demiri olduğu için emilim oranı yüzde 25-30’dur. Sebzelerdeki demir, etkili şekilde emilemez. Tüm kırmızı etler, yumurta, kurubaklagiller, pekmez, yeşil sebzeler, domates, kuru kayısı, kuru meyveler ve yağlı tohumlar demirin iyi kaynakları. Nasıl alırız?: Günlük   2-3 köfte, hayvansal protein tüketimine dikkat edin. Günde  1 yumurta, 3 adet köfte,...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
02/02/2012

Günlük aldığımız sıvılar,zayıflama diyetlerinde önemli bir yer tutar. Eğer sıvılar dünyasını çok iyi tanımıyorsanız kilo vermek isterken kilo alma riski ile de karşılaşabilirsiniz. Su, çay-kahve, süt,gazlı/gazsız içecekler, meyve suları, alkol ve diğer içtiğimiz sıvılar, sağlıklı içecek piramidinde nerede yer alıyorlar? Amerikan Klinik Beslenme dergisinde yayınlanan piramide göre; 1. Seviye- Su Günlük sıvı ihtiyacının, diğer içeceklere oranla daha büyük bir kısmını sadece sudanalan kişilerin, genel olarak daha sağlıklı bir beslenme programı yürüttükleri yapılan araştırmalar göstermiştir.Su; metabolizma ve normal fizyolojik fonksiyonlar aynı zamanda florid, kalsiyum ve magnezyum gibi elzem mineraller için gereklidir. İçilebilir musluk suyu ya da şişelenmiş su olması kalori için bir fark yaratmamaktadır. Su “0”kalorili bir içecektir. Kadınlar için 9 bardak, erkekler için 13 bardak önerilmektedir.İnsan vücudu, besin almadan haftalarca hayatını devam ettirebilmesine rağmen, su olmadan ancak birkaç gün yaşayabilir. Şiddetli susuzluk durumunda (%10’luk kayıplarda), bilinç kaybı meydana gelir. Fiziksel performansta azalma, vücut ısısının artması, konsantrasyonda azalma, uyku hali, yorgunluk...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
29/12/2011

Evde Aile Yemeği- Ev Partisinde Yemek Evdeki parti için yemeği siz hazırlıyorsanız; öncelikle ağzınıza şekersiz bir sakız atmayı unutmamanızı öneririm. 🙂 Çoğumuz yemek yaparken en lezzetlisine ulaşmak için, yemeklerden minik tadımlar yaparız, ancak bu gecenin özel bir gece olduğunu göz önünde bulundurursak yapacağımız çeşit de artacak dolayısıyla tadım yaptığımız yemek miktarı da o oranda artacaktır, bu durumda daha gece başlamadan gereksiz kalorilerle dolmuş olursunuz. Yeni yılı evde karşılayacaklar için Altın Öneriler; Kendinizi iyi hissettirecek yemek seçimleri yapın ve yemeğe çok aç oturmamaya özen gösterin. Bu durumda “yağsız protein ve kompleks karbonhidratlar” imdadınıza yetişip, kurtarıcınız olacaktır. Örneğin; ince dilimlenmiş yağsız peynir ve grisini, diyet kraker ile sütlü kahve veya 1-2 adet kuru meyve ile 10 fındık/badem iyi seçimlerdir. Yemek öncesi salata ve zeytinyağlı/ızgara sebze ile başlangıç yapılabilir ana yemek olarak yılbaşının vazgeçilmezi hindi eti iyi bir seçimdir. Yanında kestaneli pilav tercihiniz varsa ekmek ve püre yememenizi ve çorba içmemenizi öneririm. Yılbaşı tatlısı olarak cevizli...

  • Dilara Koçak
  • Posted by Dilara Koçak
28/12/2011

Besinlerin duygularımız üzerindeki gücü Enerjinizi arttırmak için; az yağlı süt, yoğurt ve peynir gibi protein kaynaklı besinler ile C vitamini kaynağı nar, mandalina, portakal tüketmeye özen gösterin. Çekingenliğinizden kurtulmak için; haftada en az 2-3 gün balık tüketmeye çalışın. Mercimek, nohut, börülce, kuru fasulye ve bulgur gibi kurubaklagil tüketimini de artırın. Yorgunluk hissiyle baş etmek için; C vitamininden zengin taze meyve ve sebzelere yönelin. Kivi, portakal, çilek, kuşburnu, yeşilbiber ve havuç gibi sebze ve meyveleri tüketerek yorgunluk hissinin azalmasında yardımcı olabilirsiniz. Öfke kontrolü yapabilmek için; kahve tüketiminizi azaltın. Kırmızı et tüketiminizi dengeleyip, günlük fındık, fıstık, ceviz gibi yağlı tohum tüketimini arttırın. Karbonhidratlar (kabuksuz pirinç,  tam tahıllı çavdar ekmeği, tam buğday ekmeği, patates, buğday makarnası) da kendinizi daha sakin hissetmenizi sağlar. Kaygı durumunu üzerinizden atmak için; günlük içilen su miktarınızı 3 litreye çıkarmalısınız. Çorba, komposto veya taze meyve/sebze suları içerek de sıvı alımınızı desteklemelisiniz. Tam buğday ekmeği, makarna, kraker, pirinç gibi karbonhidratlı besinler tercih edebilirsiniz. Stresi kontrol...