
Sonbahar aslında benim çok sevdiğim bir mevsim. Eylül ayının her zaman ayrı bir yeri oldu benim için; belki de 24 eylül doğum günüm olduğu içindir. Sonbahar bir geçiş mevsimi bu nedenle vücudumuz için kışa hazırlık dönemi diyebiliriz. Vücudun kışa hazırlığı, hastalıklar, bağışıklığın zayıflaması derken sonbahar aslında bazen sıkıntılı geçebiliyor ve tabii ki yazdan kalma kilolar. Özellikle Ramazan ve Kurban bayramının yaz aylarına denk gelmesiyle yeme içme düzenimizi toparlamak her zamankinden zor olmuş olabilir; bununla birlikte havaların daha erken kararması, güneşin yerini yağmurların alması ve soğukların gitgide artıp, işlerin yoğunlaşması dolayısıyla gelişen halsizlik, isteksizlik, mutsuzluk sonucu aşırı yeme atakları da gelişebilir. Hadi gelin sizin için, çocuklarınız için kendinizi ve sofralarınızı daha sağlıklı ve mutlu hale getirmenin yollarına bakalım. Bu dönemde hastalıklardan korunmak ve kilonuzu kontrol altına alabilmek için dikkat etmeniz gerekenlere de bir göz atalım; Günlük diyetinizde yapacağınız küçük ve olumlu değişikliklerin sağlığınıza yapacağı önemli farklılıkları unutmayınız. • Özellikle besin çeşitliliği...

Kilo kaybetmekle ilgili doğru bilinen bazı yanlışlar, diyet yapmak isteyenlerin büyük bedeller ödemesine yol açabiliyor. Bilgi eksikliği nedeniyle diyet, mahrumiyet ve yasaklar olarak görülüyor. Sonunda doğal olarak vazgeçen ve “battı balık, yan gider” bakış açısıyla obeziteyle tanışanların sayısı artıyor. Mesleki tecrübelerim gösteriyor ki, konu diyet, sağlıklı beslenmek ve kilo vermek olduğunda çok fazla yanlış bilinen ya da bilinmeyen var… Bugün size en çok karşılaşılan diyet yanlışlarından bahsedeceğim. EFSANE 1: Kilo vermek için yapman gereken tek şey kalorileri saymak GERÇEK: Bunun sadece bir kısmı doğru. Eğer aşırı kiloluysanız, hedeflediğiniz kiloya ulaşıncaya kadar her gün ne kadar kalori aldığınız çok önemli. Ama tek başına aldığınız kaloriler değil, yaktığınız kaloriler de büyük önem taşıyor. Ayrıca sağlıklı kilo vermek sadece daha az kalori almanın ve bunları yakmanın ötesinde. Kalori aldığınız kadar, kalorilerin nereden alındığı da mühim. Her gün beş besin grubundan alınan karbonhidrat, yağ ve protein bakımından dengeli bir beslenme programıyla sağlıklı şekilde kilo verebilirsiniz....

Demir eksikliği Türkiye’de çok görülen bir hastalıktır. Demir vücudumuz için önemli bir mineraldir, vücutta üretilmediği için besinler yoluyla yeterli miktarda alınması gereklidir. Özellikle bazı dönemlerde ve riskli gruplarda demir alımı takip edilmelidir. Hamileler ve bebeğini emzirenler, çocuklar, büyüme çağında ve aşırı adet kanaması geçiren genç kızlar risk grubundadır. Gelişme çağındaki çocukların vücut ve beyin gelişimleri için önemlidir. Demir eksikliğine bağlı kansızlık, basit bir kan testi ile belirlenebilir. Ülkemizde üreme çağındaki birçok kadında demir eksikliğine bağlı kansızlık görülebilmektedir. Sizler için demir içeren besinleri kısa bir slayt halinde aşağıda hazırladım. Umarım bu formatı beğenirsiniz. Demir i̇içeren besinler from Dilara Koçak

Diyet programlarına başlanılan ilk günlerde hızla kilo verebilirsiniz, metabolizma hızınıza ve verdiğiniz kiloya göre bu hız bir süre daha devam edebilir. Kilo verme bir süreden sonra yavaşlar hatta bazı durumlarda diyet programına devam etseniz bile durma noktasına gelebilir. Önemli olan bu sorun karşısında moralinizi ve motivasyonunuzu bozmadan diyete ve egzersize devam etmek. Bu sorunun üstesinden nasıl gelebileceğinizi veya hangi sebeplerden kaynaklandığını da birlikte inceleyeceğiz bu yazımda. Kilo vermenizin durması veya yavaşlaması dıurumunda panikleyerek kendinizi aç bırakmak çözüm değildir. Üstelik siz aç kaldıkça metabolik hızınız daha da yavaşlar ve fazla kilo alma riski doğar. Kilo verme programlarında yavaşlamanın çeşitli nedenleri olabilir. İşte o nedenlerden en çok rastlananları: Yanlış kilo hedefi: Sadece boy uzunluğunuza bakarak ve yıllar yıllar önce olduğunuz kiloları düşünerek ideal kilo hesaplıyorsanız yanlış yoldasınız. Çünkü ideal kiloyu bulmada yağ ve kas oranı, boy uzunluğundan daha etkili. Tabii yaşınızı da unutmamak lazım. Menopoz dönemindeki bir kadının kilo verişi ile 20’li...

Demir insanlar dahil, yeryüzündeki her canlı için çok önemli bir elementtir. 1. Demir, sürekli olarak moleküler düzeyde yer alan ve vücudumuzun etrafında oksijen taşımak gibi insan hayatı için vazgeçilmez bir dizi işlem için gereklidir. 2. Kırmızı kan hücrelerinin üretiminde (hematopoiezis olarak bilinen bir işlem) için gerekli olan ve aynı zamanda hemoglobin (kırmızı kan hücrelerinin pigmenti) bir parçası olan oksijene bağlanmasını ve böylece arterler yoluyla akciğerlere; vücudun tüm hücrelerine nakliyesini kolaylaştırır. 3. Oksijen hemoglobinin bir parçası olarak demiri dağıtınca, yeniden akciğerlere taşınan karbondioksite bağlanır ve o zaman nefes verme ile dışarı atılır. 4. Aynı zamanda kan şekerinin enerjiye dönüşmesinde de önemli rol oynar. Metabolik enerji, yarışırken veya egzersiz sırasında kasların optimum düzeyde çalışmasını sağladığı için atletler için hayati önem taşır. 5. Bir hastalıktan, zorlayıcı yarıştan veya egzersizden sonraki toparlanma sürecinde yeni hücrelerin, amino asitlerin, hormonların ve nörotransmitterlerin üretiminde hayati bir rol oynayan enzimlerin üretimi de demire bağlıdır. 6. Bağışıklık sistemi de...

Demir, vücudumuz için temel bir mineraldir. Vücutta üretilmediği için besinler yoluyla yeterli miktarda alınması gerekir. Demirin vücuttaki en önemli görevi “hemoglobin” yapımıdır. Hemoglobin, kanımızdaki alyuvarlarda bulunur ve tüm dokuların yaşaması için gerekli olan oksijeni taşıma işlemini gerçekleştirir. Diğer bir deyişle, oksijen yaşantımız için ne kadar önemli ise oksijenin kullanılabilmesi içinde demir o kadar önemlidir. DEMİR EKSİKLİĞİNİN GÖRÜLME NEDENLERİ NELERDİR? Demir eksikliği genellikle büyümenin çok hızlı olduğu küçük çocukluk ve ergenlik çağı ile hamilelik döneminde ortaya çıkar. Yine, demir içeriği düşük olan yiyeceklerin fazla tüketilmesi ve ayrıca besin yoluyla alınan demirin emiliminin de güç olması demir eksikliğinin (kansızlığın) ortaya çıkışını kolaylaştırabilir. Bebekler ve çocuklarda, hızlı bir büyüme temposu olduğundan gelişmenin sağlıklı sürdürebilmesi için demire daha fazla ihtiyaç vardır. Düşük sosyo-ekonomik düzeyde olanlar, vejetaryenler (et yemeden beslenenler), kadınlarda ise periyodik dönemlerdeki –menstürasyon gibi durumlarda kansızlık sıkça görülür. Demir emiliminin bozulduğu durumlar; uzun süren ishaller, kronik enfeksiyonlar, sindirim sisteminde bozukluklar vücuda alınan demirin...

Demir eksikliği Türkiye’de çok görülen bir hastalıktır. Demir vücudumuz için önemli bir mineraldir, vücutta üretilmediği için besinler yoluyla yeterli miktarda alınması gereklidir. Özellikle bazı dönemlerde ve riskli gruplarda, alımı takip edilmelidir. Hamileler ve bebeğini emzirenler, çocuklar, büyüme çağında ve aşırı adet kanaması geçiren genç kızlar risk grubundadır. Gelişme çağındaki çocukların vücut ve beyin gelişimleri için önemlidir. Eksikliğine bağlı kansızlık, basit bir kan testi ile belirlenebilir. Ülkemizde üreme çağındaki birçok kadında bu mineralin eksikliğine bağlı kansızlık görülebilmektedir. Vücuttaki demir deposu tükenirse Demir eksikliğiyle karşı karşıya kalabilecek riskli grup dışında aşırı kan kaybına bağlı bazı durumlar da anemiye sebep olabilir; mine kanaması, peptik ülser, bağırsak kanseri, rahim kanseri uzun dönem aspirin kullanımı gibi. Kanda oksijeni taşıyan hücrelerin ismi “alyuvar”dır. Bu hücreler vücutta düzenli olarak kemik iliğinde üretilir. Besinlerle aldığımız demirin, alyuvarların yapımı ve oksijen taşıması için önemlidir. Besinlerle gelen demirin ihtiyaç fazlası, vücutta depolanır. Ancak yeterli demir alınmazsa bu depo tükenir ve...

Gitsin eskiler gelsin yeni kurallar. Televizyonlarda, dergilerde, gazetelerde sürekli yeni kilo kaybı kuralları ve diyet programları bombardımanına uğruyoruz. Kulaktan kulağa yayılan bazı yanlış bilgiler, diyet yapanlara yarardan çok zarar veriyor. Peki, bu kadar iddia varken neye inanmalıyız. Haklısınız bazen bizim bile kafamız karışıyor. Biz yıllardır çeşitli diyet kurallarına maruz kaldık, doğru ya da değil ki çoğumuz hala aynı yanlışları duymakta. O zaman duyduğumuz ve yararı olmayan kuralları kırmanın vakti geldi. Eski Kural: Akşam 7’de sonra hiçbir şey yemeyin. Akşam 19.00’dan sonra yemek yenmemesi gerektiğiyle ilgili herkesin bir fikri var. Eğer bu gerçek olsaydı, günümüz şartlarında hiç kimse akşam yemeği yiyemezdi. Birçok kişi saat 18.00’de işten çıkıyor, ortalama 19.00’da evde oluyor, yemek hazırlamak derken 20.00 buluyor. Yeni kural: saat değişmiyorsa seçimi,değiştirin Saat 21.00’e kadar yemek yemeyi beklerseniz çok acıkırsınız ve açlığınızı kontrol edemezsiniz. Günün bütün stresini atmak ve can sıkıntısını gidermek için sık sık kendinizi buzdolabının kapısında bulabilirsiniz. Bu durumda saat 19.00 gibi, peynir ve salata veya bir taze meyve ile 15 fındık/badem veya ayran ile grisini ya da 1 dilim ekmek-peynirden oluşan küçük bir öğün yapabilirsiniz. Saat 21.00’de ise salatayı ve sadece ana yemeği yiyerek, aşırı kalori alımından kaçınabilirsiniz....
Sevgili anneler, bir mucize gerçekleştirdiniz, 9 ay boyunca kendi kanınızdan, kendi canınızdan can vererek bir hayat getirdiniz dünyaya. Anne olmanın sevincini en derinden yaşarken bazı endişeleriniz olabilir, bende bu yazımda emzirme döneminizi ele almak istedim. Bir kez daha sizi kutluyor ve bebeğinizle birlikte sağlıklı musmutlu günler diliyorum. 1. RAHATLAYIN VE STRES YAPMAYIN Doğumdan emzirmeye kadar her şey hormonlarımızın kontrolü altında. Unutmayın ki bu işin çok büyük bir çoğunluğu da psikolojik. Kendinizi sütünüzün geldiğine ve bu sütün bebeğinize yettiğine inandırın. Bunu bir strese dönüştürmeyin. Emzirme süresinde sakin ve rahat ortamda bebeğinizle bağ kurun. Gece, gündüz, bebeğiniz açlık gösterdiği her an bebeğinizi emzirin, bebeğiniz doyduğunda zaten emmeyi bırakacak ve uykuya dalacaktır. İlk zamanlar bebeğiniz henüz çok küçükken kolay yoruldukları için karnı doymamasına rağmen uyuyakalabilir, bu durumda emzirmeyi tekrar deneyin. Unutmayın ki ne kadar çok emzirirseniz sütünüz o kadar artar. 2. HAMİLELİK DÖNEMİNDE ALDIĞINIZ KİLOLARI DÜŞÜNMEYİN Emzirme dönemi de hamilelik gibi hayatınızda başınıza...

22 yıldır tüm besinlerle haşır neşir olduğum için meyvelerin, sebzelerin, yemeklerin hepsinin kendisine özgü karakterleri varmış gibi geliyor artık bana. Bazen bazı besinlerin birbirlerini tamamladığını, ruh eşi olduğunu bile düşünüyorum. Bu yazımda yaz meyvelerinin – bana göre olan- karakterlerini sizinle paylaşacağım, hangisi en çok sana benziyor, hadi seç, SEN HANGİ YAZ MEYVESİSİN? KARPUZ: Sert ve babacan görünümünün altında yumuşacık bir kalbi, ağır abi karizmasına rağmen hafif ve tatlı bir karakteri vardır. Onu tanımak için dış görünümünden geçip içine bakmak gerekir ancak o zaman ferahlatıcı etkisiyle tanışabilirsiniz. Kırmızı renginde saklı olan likopenler sayesinde bir baba edasıyla sizi kötü kalpli radikallerden korur, hücrelerinize kol kanat gerer ve kollar. Siz de karakterinizi dış görünüşünüzle perdeleyenlerden misiniz? O zaman siz tatlış bir karpuz olabilirsiniz. KAVUN: Şeker mi şeker, sempatik mi sempatik kıyafetler giyip, puantiyeli gömlekler tercih ediyorsanız siz de sımsıcak karakterli bir kavun olabilirsiniz.
Çocuksu sanılmasına rağmen kavun dayanıklı ve çetin...