Geleneksel İnovasyon

Hızla değişen dünyanın içinde bize rehber olacak çok kıymetli bir denge unsuru var: Yenilik ve geleneğin uyumlu buluşması. 

Özümüzü kaybetmeden geleceğe hazırlanabilmek için dün-bugün-yarın köprünü sağlam ayaklar üzerinde inşa etmenin yolu; gıda endüstrisinden tekstil sektörüne, mimari çözümlerden şehircilik uygulamalarına kadar birçok alanda “geleneksel inovasyon” tanımını kavramaktan geçiyor.

 

Geleneksel İnovasyon; yüzyıllara yayılan bilgi ve deneyimlerin, günümüz teknolojisi ve yenilikleri ile harmanlanması olarak en basit şekilde tanımlanabilir. Geçmiş ve geleceğin bir arada var olabileceğini, birbirini besleyebileceğini ifade eder. Bu buluşma, kimi kaynaklarda “eski topraklarda yeni kökler” olarak da tanımlanır. Sürdürülebilir Yaşam Elçisi kimliğimle, uzun yıllardır bu konuya dikkat çekmek için “Gelecek Gelenekte” tanımını kullanıyor ve bunun gücünün anlaşılmasını çok önemsiyorum.

 

Alışkanlıkların ortaya çıkışında hem toplumsal hem coğrafi nedenler yer alır. İnsanlığın yüzlerce yılda edindiği deneyimlerin, birbiri ile kurduğu ilişkilerin, sorunlara bulduğu çözümlerin ve kültürün parçası olarak, bazı alışkanlıklar geleneğe dönüşerek varlığını sürdürür. Yenilik ise aslında insan var olduğundan beri kaçınılmaz ihtiyaçtır. Mağara resimlerinden Uzay’da yaşama giden uzun yolun motivasyonu aslında yeniyi arama ve kendimizi yenileme isteğidir.

 

Bugün ihtiyacımız olan şey hem geleneğin hem yeniliğin kıymetini bilmek ve birbirinden beslenmesini sağlamak. Oxford Academic’te yayımlanan bir makalede de (*) aynı noktaya işaret edilerek, gelenek ve inovasyonun eskiden zıt kavramlar olarak görüldüğü ama artık aralarında yakın ilişki olduğu vurgulandı.

 

Özümüze dönmek ve bunu inovatif çözümlerle desteklemek her alanda önemli. Bir beslenme uzmanı olarak konuyu kendi alanım açısından değerlendirdiğimde “yeni nesil beslenme” ya da “geleceğe uygun beslenme” çözümlerini ele almak gerektiğine dikkat çekebilirim. Tarımsal üretimde planlama ve verimlilik, gıdaların biyoyararlanımının yüksek olması gibi konulara geleneksel inovasyon ile çözüm getirmek mümkün.

 

Geleneksel inovasyonda öncelik sürdürülebilirlik. Gıdada lezzet ile birlikte asıl işlev olan beslenme ihtiyacının dikkate alınması; gıdaların hem bedene iyi gelmesi hem de doğal denge içinde sürdürülebilir olması gerekiyor. Gıdanın en gösterişli halleri yerine en faydalı ve en gezegen dostu hallerine odaklanmak önemli.

 

Konunun bir diğer parçası ise mutfaklarda dönüşüm. Moleküler Gastronomi çalışmaları, bu noktada bize yeni yol haritaları sunuyor. Pişirme sırasında yiyeceklerde meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişimler bilimsel olarak incelenirken, asırlık mutfak teknikleri bilimsel ilkelerle harmanlanarak günümüze en uygun sonuçlar üretiliyor.

 

Bakliyatların filizlendirilmesi bir başka önemli konu. Filizlendirme aslında geleneksel bir yöntem ve gıdanın faydasını artırıyor. Bunu inovatif çözümlerle geliştirip, seri üretime dökmek ve bu sayede temiz gıdaya herkesin ulaşmasını sağlamak ise geleceğin gıdası için yeni kapılar aralamak demek.

Bir geleneksel inovasyon markası olan The Good Wild geçmişi ve geleceği kucaklayan ürün çeşitliliğine sahip. Çorba, içecek, atıştırmalık, granola, yemeye hazır bakliyat, bakliyat unları gibi birbirinden sağlıklı ve lezzetli ürünlerini görmek; filizlendirme ve fermantasyonun önemi hakkında daha fazla bilgi almak için lütfen tıklayın.