photo_01012012223135_36231900’lü yılların başında ortaya çıkmış olan yapay tatlandırıcılar günümüzde hem kilosuna özen gösteren bireyler hem de diyabet hastalığı olan bireyler tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. Tatlandırıcılar şeker yerine kullanılabilir, sağlık açısından bir sakıncası bulunmadığı yapılan birçok araştırma tarafından kanıtlanmıştır.

Düşük kalorili ve/veya kalori içermeyen çeşitleri vardır. Kendi içinde iki gruba ayrılırlar; Sukroz, glikoz, fruktoz, mısır şurubu, maltoz, maltodekstrin, dekstroz, şeker alkolleri gibi Besin değeri olan-Enerji içeren tatlandırıcılar ve sakarin, aspartam, asesulfam-K, siklamat, alitam, sukraloz gibi Besin değeri olmayan-Enerji içermeyen tatlandırıcılar.

Gelişen teknoloji ile birlikte günümüzde, gebe ve emzikli bayanların, çocukların dahi rahatlıkla tüketebileceği doğal tatlandırıcılar üretilmektedir.  Tüketicilerin aklında zaman zaman soru işaretleri yaratmasına rağmen, sağlık açısından değerlendirildiğinde enerji vermeyen tatlandırıcılarla hazırlanmış yiyecek ve içeceklerin tüketilmesinin herhangi bir sakıncası olmadığı yapılan araştırmalarla da desteklenmektedir ancak kullanım bireysel tercihe bağlı olarak değişmektedir.

Tatlandırıcılar ile lezzeti yüksek enerji değeri düşük; kek, pasta, kurabiye, meyve tatlıları ya da sütlü tatlılar yapılabilmektedir. Ayrıca son dönemde tatlandırıcıların karıştırılarak kullanılmasının da güvenilirliği arttırdığı belirtilmektedir.
Yapay tatlandırıcı türlerinin; Genel Bilgileri ve Maksimum Kullanım Dozları için aşağıdaki tablodan faydalanabilirsiniz…
Tatlandırıcı türü     Tatlılık (Sukroz=1)     Tad karakteri                    Maksimum doz (mg/kg) Sakarin                   200-700                  Ağızda kalıcı bir tad                   0-5 mg/kg
                                                                bırakır,yüksek 
                                                                konsantrasyonda acı 
                                                                ve metalik tad 
                                                                oluşturur, ısıya 
                                                                dayanıklıdır.    Aspartam                180                          Sukroza benzer, acı tad              0-40 / 0-50 mg/kg

  bırakmaz, ısıya 
               dayanıklı olmadığı için 
             piştikten sonra ilave 
edilmelidir.    

 

Asesülfam-K         130-200                     Yüksek konsantrasyonda         0-9 / 0-15 mg/kg

      acı ve metalik tad
    oluşturur, kısık 
  ateşte tatlılığı 
       kaybetmez ancak

                   fırınlanan yiyeceklerde 
               tatlılığını kaybeder.   

Siklamat                  30                              Acı ve metalik tad                     0-7 / 0-11 mg/kg

     oluşturur, ısıya 
   dayanıklıdır.    

Alitam                     2000                          Acı tad bırakmaz,                       0-1 mg/kg

           ısıya dayanıklıdır.    

Sukraloz                 400-800                     Sukroza benzer,                                    0-15 mg/kg

        acı tad bırakmaz, 
            ısıya dayanıklıdır.    

 

Günlük alınabilecek tatlandırıcı miktarı nasıl hesaplanmalı?

Dünya Sağlık Örgütü, ADI (Acceptable Daily Intake) değerleri ile günlük alınmasına izin verilen miktarları saptamıştır. Örneğin Aspartam için 40 mg/kg ADI değeri saptanmıştır. Yani gün içerisinde ağırlığımızın her 1 kg’ı için 40 mg aspartama izin verilmektedir. Bu da 60 kg ağırlığındaki bir kişi için (60 x 40) 2400 mg aspartama eşittir. Örneğin X firmasının yapay tatlandırıcılarını ele alırsak; her bir tablette 18 mg aspartam bulunmaktadır. Bu kişi 1 gün içerisinde (2400 / 18) 133 adet tatlandırıcı kullanabilir. Eğer daha düşük dozda (10 mg) aspartam içen Y’ yi tercih ettiğinde (2400 / 10) 240 adet tatlandırıcı tüketebilir.

Günlük hayatımızda bu dozlara ulaşmak pek mümkün olmamaktadır ancak litrelerce tatlandırıcı içeren diyet içecekler ile paket paket diyet bisküvi tüketilip, içilen her çay ve kahveye 1-2 tabletten daha fazla miktarda tatlandırıcı eklemesi yapılırsa bu değerlere ulaşılabilir. Bu nedenle her zaman söylediğimiz gibi dengeli ve sağlıklı beslenme hedefleri içinde her şeyden azar azar tüketmeye yüksek dozlara kaçmamaya özen gösterilmelidir.