Şehnaz Tuna, genç kızlık soy ismi olan Tuna’yı ailesi gerçekten “Tuna Boyları”ndan geldiği için almış Ancak, enteresan olan evlendiği Mehmet Bey’in de hiç akrabalık ve tanışıklık olmamasına rağmen aynı şekilde “Tuna Boyları”ndan gelip, aynı soyadı kullanması olmuş. Yani kızlık soyadı ve evlilik soyadı aynı olmuş Şehnaz Hanım’ın, değişmemiş. Disiplin, çalışkanlık ve dürüstlük önemli onun için. İki çocuk annesi olduğuna inanmak zor. Hep bakımlı, zarif, disiplinli. Siyaset bilimi, psikoloji, restorant yönetimi derken şimdi de Franszıca’ya merak sarmış. Şehnaz hanım bu tempo içinde nasıl formda kaldığını anlattı.
D.K. Şehnaz hanım, size mükemmeliyetçi bir insan demek sanırım yanlış olmaz. Bu özelliğiniz yetiştirilme tarzınızdan mı geliyor?
Ş.T. Bu yapı meselesi. Yetiştirilme değil galiba. Çünkü annem, babam o kadar disiplinli değildi. Öyle bir aile yapımız yoktu. Belki, biraz burç özelliği de var. Başak burcuyum. Biraz onun ağırlığı var. Birebir astroloji özelliği olarak, günlük olarak değil de, karakter etkileşimlerine inanıyorum. Çocukken de ödevlerimi Cuma gününden bitirirdim. Her şeyim çok düzenliydi. Mesela, son zamanlarda Fransızca kursuna başladım. 38 yaşındayım. Orada çocuklar da var tabiî derste. Onlar gelişi güzel yazıyorlar. Ben ise cetvellerle, kırmızıyla falan çiziyorum.
D.K. Çocuklarınız da disiplinli mi?
Ş.T. Maalesef bir çocuğumda dikkat bozukluğu, diğerinde de hiperaktiviteden kaynaklanan dikkat bozukluğu var. O nedenle, isteseler de çok disipline olamıyorlar.
D.K. Sizdeki bu kadar fazla disiplin iyi bir şey mi? Sanki bazen insanı da yorabiliyor?
Ş.T. Biraz yoruluyorum tabiî ama, manevî tatmini var. Herhangi bir işi düzenli yaptığın zaman sonucunu muhakkak %95 pozitif aldığın için, yorulmama rağmen değiyor. Bazen etrafımda rahat insanlar gördüğüm zaman “keşke ben de böyle olsam” diyorum ama, yapamıyorum.
D.K. Sonuçlarından memnun olduğunuz için de bir problem yok. Peki sizinle birlikte çalışanlar bu tarzdan şikâyet ediyorlar mı?
Ş.T. Park Şamdan’da değil ama, ofiste herhalde biraz daha fazla tepkiliyim. Aslında, her insan hata yapar. Bu konuda anlayış gösteririm ama, kapasitesine çok güvendiğim birisi hata yaparsa biraz fazla tepki veriyorum. Beklentiniz yüksek olduğu zaman, hayal kırıklığı da fazla oluyor. Potansiyeline güvendiğim birisini, hep çok iyi işler yaparken görmek istiyorum. Personelime her zaman söylediğim şudur: “Ben de hata yapabilirim. Hesapta, virgülde hata yapabilirim. Bana söyleyin”. Gerçi başak burcuyum. Başka konularda eleştirilere biraz bozulabilirim ama, bunlara açığım. Genelde hatamı öğrenmek isterim.
D.K. Peki, sizi tarif ederken ne derler? Kuralcı mı?
Ş.T. Çok derli topluluğumdan bahsederler. Aslında hastalık derecesinde. Ama, mesela çocuk yetiştirme konusunda çok disiplinli değilim. Benim disiplinim biraz daha fazla iş formatında. Aslında bunu şu an fark ettim. Ben çevremdeki annelere baktığım zaman, çok disiplinli bir anne değilim.
D.K. Bunda psikolog olmanızın etkisi var mı?
Ş.T. Zannetmiyorum. Biraz sabırsızım galiba. İki çocukla uğraşıyorum. Bir de ergenlik yaşındalar. Biraz daha açık olmak zorundasın. O yaştaki çocuklara sıkı disiplin koyduğun zaman, ters tepiyor. Ben ergen psikolojisi okumadım. O çok farklı bir şey.
D.K. Psikolog olarak çalışmaya devam ediyor musunuz? Uzman psikologsunuz zannediyorum.
Ş.T. Haftada bir eski hastalarıma zaman ayırmaya devam ediyorum. Boğaziçi klinik psikolojisi mezunuyum. Aslında önce siyaseti okudum. Sonra klinik psikolojisi masteri yaptım. Ben uzman psikologum ama, Park Şamdan şimdi yaşamımda çok yoğun olarak yer aldığı ve iki çocuk sahibi olduğum için, mesleğimden kopmadım ama, sadece haftada bir terapisi devam eden hastalarımı görmeye devam ediyorum.
D.K. Devam etmeyi düşünüyor musunuz? Fransızcaya da başladınız. İki çocuk, Park Şamdan… Tabiî Mehmet Bey’i de unutmamak gerek.
Ş.T. Doktora yapmayı düşünüyorum. Fransızca sadece bir buçuk sene sürecek. Aslında Şamdan’da oturmuş vaziyette. Bu yüzden kendime daha fazla zaman ayırabiliyorum.
D.K. Başka ne hayalleriniz var gelecek için?
Ş.T. En büyük hayalim iki çocuğumu çok iyi yetiştirmek ve onların üniversiteyi bitirdiğini görmek.
D.K. Çocuğunu etkilemese de, her anne babanın kafasında çocuğunun yapmasını arzu ettiği bir meslek vardır. Sizin de var mı?
Ş.T. Benim kızım Şamdan’a çok düşkün. O yüzden oğlumla kavga bile ediyorlar. Biz Mehmet ile onları zorlamıyoruz. Ama, biz Şamdan’ı otuz beş senedir yürütüyoruz. Çocuklarımız da, onların çocukları da böyle yürütsünler istiyoruz. Amacımız bu. Ama, artık nesil çok değişti. Örneğin Mehmet’in büyük kızı hiç ilgilenmiyor. Belki şimdi öteki çocuklar da istemeyecek. Gerçi Deniz çok Şamdan’ın içinde büyüdü. Ama Deniz’in sanat tarafı çok güçlü. Fotoğraf falan çekiyor, belki hobisi olur. Oğlumun matematik kafası var. Daha tüccar olacak gibi görünüyor. Ama ben karışmıyorum.
D.K. Biraz da beslenme disiplininden bahsedelim mi?
Ş.T. Benim daha önce de deneyimlerim oldu ama sizden çok şey öğrendim. Belki bunda ikimizin de aynı iş disiplini ve bakış açısında olmamızın etkisi var. Benim için bu çok çok önemli. Bir de bilgiyi detaylı ve çok açık paylaşmaktan çekinmiyorsunuz. Yeri geliyor, sizden aldığım bilgiyi sorgulamadan çevreme verebiliyorum…
D.K. Bilgi donanımınız arttı diyorsunuz. Peki, şunu çok yanlış yapıyormuşum, şunu öğrendim diyeceğiniz bir şey var mı?
Ş.T. Ara öğün. Bu bir çok diyette var ama, şimdi benim için bir alışkanlık haline geldi. Kursum sabahtan öğlen 12.30’a kadar. Sabah 8 ‘de kahvaltı etmiş oluyorum. 11 -11.30 benim ara öğün saatim oluyor. Yanımda ayran falan götürüyorum. Eskiden bunu yapmazdım. Giderdim, orada belki de yağlı bir tost yerdim. Görüyorum, orada insanlar tost yiyor. Mesela bu bana çok ters geliyor. Bunlar bende alışkanlık olarak çok iyi yerleşti.
D.K. Siz Şamdan’da uzun saatler ayakta kalıyorsunuz. Buna rağmen formunuzu koruyorsunuz. Yoğun olarak çalışan birçok birey var. Bize biraz ipucu verir misiniz?
Ş.T. Az ve sık yemek. Yani çok aç kalmamaya çalışıyorum. Ara öğün hayatımı kurtarıyor. Çok iyi su içiyorum. Çok abarttığım günlerin ertesinde hemen dengeliyorum, 1 kg aldığımı görsem hemen dikkat ediyorum ve spor yapıyorum.
D.K. Spora haftada kaç gün gidiyorsunuz? Neler yapıyorsunuz?
Ş.T. 4-5 gün gidiyorum. Eskiden gym-kardiyo yapıyordum. Şimdi biraz daha keyifli taraflarını yapıyorum. Zumba danslarına gidiyorum. 50 dakikada yaklaşık 350 kalori yakıyorum. Hem eğlenceli hem de iyi bir egzersiz. Ama, ben yediklerime ve yaktığıma çok da fazla takılmıyorum. Keyif aldığım için de yapıyorum. Biliyorsunuz bizim eşimle yeme-içme üstüne kurulu bir yaşantımız var.
D.K. Görünce dayanamadığınız yemekler hangileri?
Ş.T. Kebap severim sanırım ona dayanamam. Ben çok fazla tatlıcı değilim. Şaraptan da keyif alırım. Ama bir gece çok içtiğimi hissedersem, birkaç gece ara veririm.
D.K. Mutfağa girer misiniz?
Ş.T. Severim ama, maalesef evdeki yardımcım beni tembelliğe alıştırdı. Uzun zaman evde kendi yemeğimi yapardım. Şimdi yardımcım benim gibi yapıyor. Aslında benim hassas bir noktama değindiniz. Geçen gün zeytinyağlı pırasayı “nasıl yapacağım?” diye düşündüm. Dört senedir falan doğru dürüst yemek yapmadığım için, unutmuşum. Bizim evde dolma falan gibi Türk yemeği ağrılıklı yemek pişer. Zannedildiği gibi Şamdan’dan yemek istediğimiz pek olmaz.
D.K. Çocukluğunuz nasıldı peki? Evde neler pişerdi?
Ş.T. Annem Arnavut. Babam Zonguldak tarafından. Ben İstanbulluyum. Ailem Tuna boylarından gelmiş. İlginç olan şu ki, ben evlenmeden evvel de soyadım Tuna’ydı. Ama Mehmet başka Tuna, ben başka Tuna’yım. Akrabalık yok, sadece tesadüf. Baba tarafım Tuna boylarından. Mehmet’in de öyleymiş. Kızlık soyadım da Tuna’ydı, değişmedi.
D.K. Sizi neler ifade eder?
Ş.T. Tabiî ki disiplin. Bir de benim tembelliğe tahammülüm yok. Çok uyuyan insanlara sinir olurum. Kendim uyuyamıyorum ya, belki de ondandır. Etrafımdakiler de çalışkan olsun istiyorum. Bir de, dürüstlük. Bunlar olduğu zaman başarılı oluyorsun. Başarı mutluluk da veriyor. Bu üç temel şey: Disiplin, çalışkanlık, dürüstlük çok önemli hayatımda
D.K. Şamdan’da en çok sevdiğiniz yiyecekler ne?
Ş.T. Makarna sevmemekle beraber Fetuccini’yi çok seviyorum. İrmikten ev yapımı olarak kendimiz hazırlıyoruz. Çok hafif bir krema sos olduğu için, çok kolay bir hazmı var. Bir de salyangoz ve kurbağa bacağı ikilisini severim.
D.K. Her gün mutlaka yediğiniz ve de “vazgeçemem” dediğiniz nedir?
Ş.T. Sabah kahvaltısında mutlaka beyaz peynir. Light yesem de, esas sevdiğim yağlı beyaz peyniri yiyerek, kaçamak hakkımı kullanıyorum.
D.K. Siz her şeyden yiyorsunuz ama, minik, minik. Bu yönünüz çok iyi. Böylece mahrumiyet hissetmiyorsunuz, ne dersiniz?
Ş.T. Onu da sizden öğrendim. Ama burada belki psikoloji bilgisi de devreye giriyor. Biz bir şeyi terapide söylemeyiz. Kişinin kendisi bulsun isteriz. Bu düşünce meselesi. Ben bunun bir tanesi ile tatmin olacağım deyince, aynı tadı alıyorum.