Tatil yerlerindeki açık büfelerdeki her bir yiyecek ve içecek tam bir cazibe tanrıçası gibi tabağınıza gelmeye göz kırpar. İşte böyle bir durumda açık büfeler dezavantaj da, avantaj da olabilir bu durumu iyi yönetirseniz tatilin sonunda kilo almayabilir, hatta verebilirsiniz de.
Bedeli peşinen ödenen sınırsız yiyecekler, sınırsız ve bilinçsiz tüketildiğinde bedeninize maliyeti daha yüksek olacaktır. Açık büfeleri doğru kullanmanız ve bu durumdan sağlık yönünden kârlı çıkmanız için bazı kolay uygulanabilir önerilerim var;
- Küçük bir tabak seçin: Büyük yerine küçük tabak tercih ederseniz, porsiyonlarınız daha büyük görünerek önce gözlerinizi doyurur.
- Tabağınızı doldurmadan büfeyi gözden geçirin: Büfenin başından diğer ucuna kadar tabağınızı doldurmak yerine, önce yemeklere göz atın.
- Açık büfelerin cazibesinden faydalanın: Hem gösterişli, hem cazip ama aynı zamanda da sağlıklı bir tabak hazırlayabilirsiniz. Besin gruplarını hatırlayın: Süt-yoğurt grubu, proteinler, ekmek ve tahıllar, sebze, meyve. Tabağınızı önce salata ve sebzelerle doldurun, boşluklara diğer yiyecekleri alın.
- Yiyeceklerinizialın ve büfeden ayrılın: Yemek seçiminizi yaptıktan sonra büfeden olabildiğince uzakta bir masaya oturun.
- Tatlılar: Araştırmalarbeslenme programından sapmaların en fazla tatlılarla yapıldığını gösteriyor. Siz de tatlıya dayanamıyor ve yemek mi istiyorsunuz? O halde iştah açıcıları atlayın ya da ana yemeğinizi küçük tutun ve kalori hakkınızı tatlıyla kullanın
- İçecekleri de Hesaba Katın: Şekeri ve kalorisi yüksek meyve sularından kaçının. Alkollü içeceklerden şarap, bira gibi kalorisi daha uygun olanları seçmeye gayret edin.
Danışanlarımdan Leyla hanımın başarı hikâyesini, kendisinden izin alarak sizinle paylaşmak istiyorum.
Leyla hanım 35 yaşında, sadece 5kg fazla kilosu olan bir hanımdı. İki sene evvel eşi ve iki çocuğu ile Yunan adalarına tatile gitmeye karar verdiler. Leyla hanım giderken “keyif almak istiyorum ama daha kilolu gelmek de istemiyorum. Ne yazık ki seyahat gemisindeki sınırsız pizza ve tatlılar açık büfede gözünün içine bakarken çok zor olacak. Gelince görüşürüz” diyerek gemi turuna çıktı. Leyla hanım’a “kendinizi sıktığınız zaman, aşırı yeme eğiliminde olabilirsiniz. Onun için kendinizi sıkmayın ve kendi dengenizi kurun sizden ricam tatilde kilo vermeniz değil ancak kilo almadan gelirseniz çok sevinirim” dedim.
Leyla hanım döndükten sonra Mezura’ya geldi ve hikâyesini benimle paylaştı. “Gemiye ilk bindiğim gün, herkesin bahsettiği pizzayı yedim da 1 kadeh şarap içtim ancak pizzayı bitiremediğim için tatlı barından birkaç çeşit çikolatalı çeşit aldım ve tadına baktım. Sabah kendimi iyi hissettim kilo almadığımı hissetmek bana cesaret verdi.
Leyla hanım diğer günlerde bu moral ile her sabah 6:00’da kalkmış, çocukları ve eşi daha uyurken o 45 dakika kadar güvertenin çevresinde yürümüş. Sonra da havuzda, denizde yüzerek, hareket etmeye devam etmiş. Leyla hanım yolculuğun sonunda tartının üzerine çıkıp kilo almak bir yana, 2,5 kg verdiğini görünce şok oldu.
Böylece seyahatten önce hedefimiz olan -5 kg verme yerine hem tatil ile stresten hafifledi hem de -2.5 kg daha kaybederek mutlulukla geri geldi.
Buradaki temel nokta “tatili bir mazeret veya yeme fırsatı olarak görmemek “ veya “ battı balık yan gider” dememek