Yabana Dönüş

Yaban hep vardı, gezegenimiz var olduğundan beri… Ama ne yazık ki modernleşme, insan etkisiyle yabanın yok edilmesini, değerinin anlaşılamamasını ve türlerin kaybedilmesini beraberinde getirdi.

Ama ne yazık ki modernleşme, insan etkisiyle yabanın yok edilmesini, değerinin anlaşılamamasını ve türlerin kaybedilmesini beraberinde getirdi.

 

WWF’in 2024 Yaşayan Gezegen Raporu’na göre dünya genelinde yaban hayatı popülasyonlarının ortalama büyüklüğü son 50 yılda %73 azaldı. Türkiye de Akdeniz Havzası’ndaki konumu ve biyoçeşitliliği ile çok ayrıcalıklı bir coğrafya. Tespit edilen 13.404 bitki ve hayvan türü ile biyoçeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biriyiz. Ancak yabanı koruma sorumluluğunu yerine getirmediğimiz sürece toprağın, havanın, suyun iyi olmasını beklemek mümkün değil. Ekosistemin hasta olduğu bir yerde ise insanın sağlıklı olmasından söz edemeyiz.

 

Yaban hayat sadece ekosistem için değil insanın iyilik hali için de şifa saklıyor. Peyzaj içine sıkışan şehir yaşamından kısa süreli sıyrılmak ve gerçek doğayla baş başa kalmak bile alışkanlık haline getirildiğinde birçok fayda sağlar. Yabanın seslerini, renklerini, kokularını keşfetmek zihinsel, ruhsal ve bedensel sağlığı koruyucu etkiler gösterebilir.

 

Yaban hayat aynı zamanda “doğanın hafızası” demek. Zamanın bize sunduğu en kıymetli, en bilge hediyeler yaban hayatta gizli. Tanımak, doğru anlamak ve bugünün ihtiyaçlarına göre yorumlamak ve devamlılığını esas almak gerek.

 

Yabanı korumak doğadan çok bizim için ihtiyaç. Çünkü doğa kendi ritmini bulma, hayatta kalma ve değişimleri yönetme konusunda hepimizden daha güçlü. Bizim yapabileceğimiz en iyi şey insan müdahalesini azaltmak. Çünkü böylece “rewilding” için gerekli ortamı sağlamak mümkün. Bu tanım; doğanın kendini yenileme sürecine yardımcı olmak için insan müdahalesinin azaltılması anlamına geliyor. Ekosistemlerin yeniden canlanmasını ve biyolojik çeşitliliğin desteklenmesini sağlıyor.

 

Yabanla birlikte yaşamaya ve ondan öğrenmeye ihtiyacımız var. Bu yüzden İnsan Çağı’nın alarm zillerini duymak ve iklim krizinin çözümündeki en önemli adımlardan biri olarak “yabana dönüş” mesajını almak zorundayız.

 

İnsan-doğa arasındaki bağları güçlendirip aradaki iletişimin devamlılığını sağlamak öncelik olmalı. Dilara Koçak isminin yanında “Yaban-İnsan Arabulucusu” tanımını görmeniz bu yüzden. Ben bu arabuluculuğa gönüllüyüm.

Yabana daha şefkatli davranarak, kendimize de şefkat göstermek mümkün.

 

Yabanla güçlenmek mümkün.

 

Her canlının yaşam hakkına ve doğanın kadim döngüsüne saygı duymak mümkün.

 

Çünkü

Yaban köklü, yaban bilge, yabanın şifasında gelecek var.