Yereli Anlama

Yerel kelimesi aslında çok yönlü bir kavramı, bir değerler bütününü ifade eder. Mimari, el sanatları, tarım, hayvancılık, mutfak kültürü, giyim, bitki örtüsü, müzik, dil gibi birçok bileşen sayesinde özgün bir yaşayış ortaya çıkar. Hatta eşyaya yüklenen anlamlar ve günlük yaşam da böylece şekillenir. Tüm bunların temel belirleyicisi ise coğrafya ve onun sunduklarıdır.

Özgünlüğe sahip çıkmak hem geçmişle bağ kurmayı ve aidiyet duygusunu güçlendirir hem de geleceği sürdürülebilir ve yaşanabilir kılmayı sağlar. İnsanın doğduğu, büyüdüğü ve yaşadığı yer her zaman aynı coğrafya olmayabilir ama yereli anlama ve sahiplenme bilinci, bir yaşam biçimine dönüşebilir.

 

Yerele sahip çıkmak ve kırsal kalkınmayı desteklemek, aynı zamanda bio çeşitliliğin korunmasını da sağlar. Sürdürülebilir beslenme ve sağlığın iyileşmesi ise bu süreçte doğal olarak gelişir. Aslında bunu bir bütün olarak değerlendirmek ve insanın, toprağın, havanın, suyun iyi olması için yerele sahip çıkma bilincini yaymak gerekir. Çünkü sadece biri değil hepsi iyi olduğunda iyi bir yaşamdan ve umut veren bir gelecekten bahsedebiliriz.

 

FAO raporlarına göre, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara ulaşması bekleniyor. Bu artış daha fazla gıdaya ve enerjiye ihtiyacımız olduğu, dolayısıyla daha fazla kaynağın kullanılacağı anlamına geliyor. Bu yeni nüfusu besleyebilmek için sadece tarımsal üretiminin yüzde 70 artması öngörülüyor. İhtiyacımız olansa sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak. Bunun yolu da küreselliğin ve hızın yüce bir değer olarak pazarlandığı çağımızda, yerelin ve zamansızlığın kıymetini yeniden fark etmekten geçiyor. Bu sayede bir kırılma noktası yakalamanın mümkün olacağına inanıyoruz.

 

“Locavore” tanımını hayatlarımıza yerleştirmek aslında bu yolu açacak en önemli adım. En basit tanımıyla; yerel ürünlerle beslenmek, günlük ihtiyaçlarımızı bulunduğumuz yerden en fazla 200-250 km uzaklıktan karşılamak olarak anlatılabilir. İdeal mesafe ise 50 km çapında kalabilmek. Bu sayede hem yerel kalkınmayı desteklemek ve devamlılığını sağlamak hem karbon ayak izini azaltmak hem de bulunduğumuz coğrafyaya uygun bir beslenme planı ile daha sağlıklı yaşamak mümkün. “Locavore” yaşama ne kadar yakın olduğunuzu bulmak için kendinize şu soruları sorarak ilk adımı atabilir; ardından değişim için çaba göstermeye başlayabilirsiniz.

3 kuşak önce atalarımız ne yiyordu ve biz bu izleri takip edebiliyor muyuz?

Yerel ürünleri ne kadar tanıyoruz?

Alışverişlerimizin ne kadarını küçük üreticiden yapıyoruz?

Coğrafi işaretli ürünler konusunda bilgimiz var mı?

Kadın girişimciliğini desteklemeye dikkat ediyor muyuz?

Akımların peşine takılıyor ve “süper gıda” pazarlamalarına kendimizi kaptırıyor muyuz?

Yerel değerlerin korunması/yaşatılması adına farkındalık, duyarlılık, eylemlilik ortaya koyabiliyor muyuz?